Haber: Aleyna Berfe KURT
Milli Mücadele’nin sembolü haline gelmiş çok sayıda fotoğrafta emeği bulunan Etem Tem, 15 Ocak 1971’de yaşama gözlerini yumdu. Etem Tem, Milli Mücadele’nin başlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında fotoğraf makinesi sahibi tek yedek subaydı. 1921 yılından 10 Kasım 1938’e kadar tarihi ve yeri belli 700’e yakın fotoğraf, bir kısmı Kurtuluş Savaşı’na ait 800 metre sinema filmi çekti. Söz konusu yüzlerce kare fotoğraftan birçoğu bugün hala tarihi belge niteliği taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün en ünlü fotoğraflarından olan Kocatepe fotoğrafı ise Etem Tem’in çektiği fotoğraflar arasındaki ayrıcalığını koruyor. Bu özel fotoğrafın hikâyesini vefatının 49. yılında andığımız Tem’in cümleleri ile mercek altına aldık.
26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz başladıktan kısa bir süre sonra Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Kocatepe’de kurduğu Genelkurmay karargâhında taarruzu takip ediyordu. Etem Tem, bir ara tek başına ve kayalıklar arasında sol elinin başparmağı dudaklarında ve düşünceli bir şekilde dolaşmaya başlayan Mustafa Kemal Paşa’yı gördüğü o anı yıllar sonra şu cümlelerle anlattı:
“Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11.00… O gün 7×11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Bir kaç tane 10×15 cam… Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. Gazi, fotoğraflara baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdikten sonra çok güzel olduklarını söyledi.”
Tem, fotoğrafla birlikte tanık olduğu olaylara dair arşiv anılarına da şu notu düştü: “Sade bir asker esvabı, teklifsiz bir tavır, çevik bir vücut çizgisi. Sonra bütün vukuatı içinde doğurup içinde yoğuran o baş, o harikulade insan kafası… Resme bir defa daha bakınız. Hiçbir milletin bu alelade fotoğrafından daha güzel kurtuluş abidesi yoktur…”
Fotoğraflar Kül Oldu
Taarruzu fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştiren Tem, basım için fotoğrafçıya götürdü. Ertesi gün geldiğinde İzmir’de her yer yanıyordu. Fotoğrafçı dükkânıyla birlikte her şey kül olmuştu. Tem’in elinde sadece birkaç fotoğraf karesi kaldı.
Falih Rıfkı Atay’ın “Bir 26 Ağustos Yıldönümü” başlıklı yazısında Kocatepe fotoğrafıyla ilgili ifadesi bu fotoğrafın çekildiği dönemde uyandırdığı ve sonrasında devam eden etkisini açıkça ortaya koymuştur:
“Fotoğraf objektifi, tarihe bu kadar canlı bir eser bırakmamıştır.“