Haber: Beyza Nur Yılmaz
Mücadele, azim ve zafer… Nurcan Çelik’i en iyi anlatan üç kelimenin ne olduğu sorulsa şüphesiz bu cevap verilecektir. Kanseri iki kere yenen Çelik, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birine ilk kadın teknik direktör oldu. Çelik’in dikkat çeken ve ilham veren hikayesini kendisinden dinledik.
Nurcan Çelik kimdir sorusuna cevabınız ne olurdu? Kendinizi nasıl tanımlıyor ve anlatıyorsunuz?
Ben Nurcan Çelik 1980’de Artvin’de doğdum ve daha sonrasında babamın işi nedeniyle Bursa’ya göç etmiş bir ailenin kız çocuğuyum. Futbola da 1993 yılında Bursaspor’da başladım ve ardından futbol üzerine kariyer edindim.
“Hayatı Tekrardan Kazanma Arzusu ve Tutkusu Beni Hayata Bağladı”
Hayatınızda iki önemli kırılma noktası oldu: Tiroid ve meme kanseri. Bu süreçler öncesinde ve sonrasında sizin kariyer çizginizi nasıl etkiledi?
Aslında kanser olduğumu ilk milli takım kampında öğrenmiş oldum. Maalesef performans açısından çok zirvede bir noktada futbol kariyerimi daha doğrusu milli takım kariyerimi noktalamak zorunda kaldığım için beni hakikaten derinden yaraladığını ve üzdüğünü söyleyebilirim. Tiroid kanserinden iki sene sonra meme kanserine yakalanmış olmam beni tamamen yerle bir etti. Tabi ki sporcular her zaman güçlü bir karakterlere sahiptir. Burada da sanırım beni hayatta tutan en büyük sebep futbolcu olmamdır çünkü sporcular biliyorsunuz ki her zaman mücadeleci ve savaşçı ruha sahip insanlardır. Sanırım hayatı tekrardan kazanma arzusu ve tutkusu buradan geliyor diye düşünüyorum.
Kanseri yendikten sonra kendi adınızı taşıyan Akdeniz Nurçelik Spor’u kurdunuz. Bu takımın kuruluş sürecinden ve kurulma amacından bahseder misiniz?
Benim futbola başladığım zamanlarda kadın futbol takımlarının sayısı çok azdı. Bunun bir sonucu olarak altyapılar yoktu. Altyapıların olmaması bir süre Türkiye’de kadınlar ligine ara verilmesine neden oldu. Hatta 2003 yılında Türkiye’de kadınlar futbol ligi durduruldu. O süreçte ben de futbol oynamak isteyen birçok kız çocuğunun olduğunu bildiğim için kendi adıma bir futbol kulübü kurmak istedim. Nasıl olsa ben futbolun içerisinden geldim ve benim gibi futbol oynamak isteyen birçok kız çocuğu var. Onlara bir kapı olsun istedim. Onların oynayabileceği bir oyun olsun istedim. Bu yüzden Akdeniz Nurçelik Spor Kulübü’nü kurdum ve kulübümüz halen aktif bir şekilde devam ediyor.
“Galatasaray’ın ilk kadın teknik direktörü”
Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın ilk teknik direktörü olma süreci nasıl gelişti?
Futbola başlama sebebim Galatasaray’da forma giymiş Romen Kosecki’ye olan hayranlığımdı. Büyük bir aşkla bağlıydım ona. Şunu belirtmeliyim ki çocukluğum Galatasaray’ın içerisinde geçiyordu. Aslında hayatım dünde hatırladığımız futbolcuların arasında geçiyordu. Aslında çocukluk hayalim Galatasaray’da futbolcu olmaktı Bunu gerçekleştirmek için futbol oynamaya başladım. Adım adım kariyerimde ilerlerken Galatasaray’ın bir parçası olma hayalimi teknik direktör olarak gerçekleştirdim. Galatasaray’da bulunma hayalimi bir şekilde gerçekleştirdiğim için gerçekten çok mutlu ve gururluyum. Galatasaraylı olmam ve Galatasaray’da bugün ilk kadın teknik direktör olmam benim için onur verici bir duygu.
“Büyük Kulüplerin Her Zaman Hedefi Şampiyonluklar, Kupalar ve Başarılar”
Galatasaray Kadın Futbol takımı ile ilgili planlarınız nelerdir? Avrupa Kadın Futbol Şampiyonası’na katılmak için yürüttüğünüz çalışmalar var mı?
Biliyorsunuz ki büyük kulüplerin her zaman hedefi şampiyonluklar, kupalar ve başarılar. Bunu daha güçlü bir yapıya çevirmemiz gerekiyor. Hedeflerimizi gerçekleştirmek için daha güçlü bir altyapıya da ihtiyacımız var. Bunun için Türkiye’yi tarayıp yetenekli birçok kız çocuğunun daha küçük yaşlarda kazanıp daha doğru bir şekilde geliştirmemiz gerekiyor ki bizim ülkemizdeki yerli oyuncularımızın kalitesi artmış olsun.
Kadın futbolunun ülkemizde gelişebilmesi için neler yapılıyor? Yapılan yatırımları, sponsorluk çalışmalarını ve tanıtımları yeterli buluyor musunuz? Daha fazla neler yapılabilir?
Daha fazla medya önünde olabilir. Maçlar canlı yayınlanabilir. Gerçek stadyumlarda oynanabilir. Ki oynanması gerekiyor diye düşünüyorum. Maçların suni çimler üzerinde oynanması oyuncularımızın fiziksel açıdan zorlanmasına sebep oluyor. Aynı zamanda kadınlar için yaş kategorilerinde ligler oluşturmalı ve her hafta maçlar yapılmalıdır. Bu sayede altyapıdaki oyuncular yeterli deneyime sahip olsun ve A takıma geldiklerinde biz onlardan yüksek performans alabilelim.
Avrupa kadın futbolu ile bizim kadın futbol ligimizi karşılaştırdığımızda ikisinin arasındaki fark nedir?
Bizim tempomuz çok düşük. Bizim altyapıya ihtiyacımızın olduğu nokta burası. Tabandan örnek veriyorum. Orada 7 yaştan başlıyor oyuncular, biz bazen lisede yakalıyoruz bazen de ortaöğretim çağında oyuncuyu yakalıyoruz. Yakaladığımız sporcu da A takıma gelene kadar yeterli maç yapıyor mu? Her sene 3 ya da 4 maç yapabiliyorlar. Gruplar halinde oynanıyor maçlar. Oradan birinci ya da ikinci çıkan bir üst tura yükseliyor. Ama bu süreç toplamda iki hafta sürüyor ve iki haftada lig bitiyor. Bu altyapılar için yeterli mi? Kesinlikle değil. Nasıl erkeklerde U19 her hafta haftalık programla devam ediyor. Aynısı kadınlarda da devam etmeli. Başka türlü gelişimi sağlayamayız. Ama doğru bir antrenman ve planlaması ile süreç sağlıklı bir şekilde ilerlerse bizde de rahatlıkla ligin kalitesi artacaktır.
Kadın- erkek fark etmeksizin tüm sporculara tavsiyeleriniz neler olurdu?
Bir kere ne yapmak istiyorlar. Örneğin bir futbolcu olmak istiyorsa şu soruları sormalı. Futbolcu olmak için ne yapmam lazım? Nasıl çalışmam lazım? Nasıl uyumam lazım? Nasıl dinlenmem lazım? Bir kere bunu biliyor olmaları gerekiyor. En başta şuna karar vermek gerekir. Ben bu işi profesyonel olarak mı yapacağım amatör olarak mı yapacağım. Profesyonel yapacaksam bunun için şartlar ve koşullar neleri gerektiriyor. Amatör yapacaksam. Ne yapabilirim? Yani amatör olarak ne yapılır futbol oynarken diye önce bunu kendisinin muhasebe etmesi gerekiyor. Ardından bu yola çıkması gerekiyor. Ben bu olaya profesyonel yaklaştığım için bugün buradayım.Yaklaşık bir 18 yıl kadar milli takım forması giydim. 27 yıl kadar da aktif futbol oynadım. Geçen yıl da futbolu bıraktım. Bu sezon da Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın başına geçtim. Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın başına geçmeseydim oynuyor olacak mıydım? Kesinlikle oynuyor olacaktım.Yani düşün ki ben 42 yaşındayım ve hala aktif futbol oynayabiliyor olacaktım. Bu da kendinize çok iyi bakmakla oluyor.
“Kulüpler Farkındalık Konusuna Daha Fazla Eğilmeli”
Sosyal sorumluluk kapsamında spor kulüplerinin kansere yönelik farkındalık oluşturmak için neler yapabilir?
Kadınlarda en çok görülen meme kanseri bende meme kanserine yakalandım ki annemi de bu sebepten kaybettik. Bu konuda çok fazla sosyal sorumluluk projesi yapılabilir. İnsanları bilinçlendirebiliriz. Galatasaray Spor Kulübü olarak kanser haftasında Nef Stadyumunda meme kanserine farkındalık etkinliği düzenledik. Bu konuda erken teşhis önemli. Bu yüzden her zaman “Erken teşhis hayat kurtarır” diye bir sloganla sahaya çıktık. Bunun daha fazla yapılması gerekiyor. Belki de her maç öncesi bu farkındalığı arttırmak gerekir.