Haber: Halit Şahin
İstanbul Üniversitesi Haber Merkezi
Türkiye’nin son dönemlerde yaşadığı en büyük felaketlerden, 6 Şubat’ta meydana gelen depremler esnasında Kahramanmaraş’ta bulunan Yıldıray Şahin deprem anlarında ve sonrasında yaşadıklarını İstanbul Üniversitesi Haber Merkezi’ne anlattı.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlere yakından şahit olan Yıldıray Şahin, başından geçenleri aktardı. İş sebebiyle Kahramanmaraş’a gittiğini belirten Şahin, “Birkaç ay Kahramanmaraş’ta bulunmam gerekiyordu. Yaklaşık 1 ay olmuştu şehre geleli. Her şey yolundaydı. Alışmıştım şehre, insanına. Kendimi hiç misafir gibi hissetmedim. Maraş her yönüyle harika bir şehirdi. Orada iş hayatıma devam edebileceğimi bile düşünmüştüm. Maraş’ın bir parçasıydım artık. Ta ki bir parça kalmayana kadar” diye konuştu.
“Yıkılan binalar, ağlayan insanlar, çıplak elleriyle yakınlarını kurtarmaya çalışanlar …”
Deprem anında ve sonrasında yaşadıklarını aktaran Yıldıray Şahin şöyle devam etti: “Pazar günü dinlenmiştim. Pazartesi işe başlamak için hazırdım. Sağa sola sallanarak uyandım. İlk başta kabus görüyorum sandım. Ev beşik gibi sallanıyordu. Geçici süre kaldığım için bazı mobilyalar monte edilmemişti. Kitaplık, dolaplar hepsi düşüyordu. Yataktaydım ve donup kaldım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öleceğimi sanmıştım. Öylece ölümü bekliyordum. Deprem olduğunun farkına varınca yatağın yanına çömelerek çök kapan tekniğini uyguladım. Rezidans yıkılsaydı bu teknik işe yarar mıydı, bilmiyorum tabii. Yolun karşısındaki binanın yıkılma sesini duydum, korkunç bir gürültüydü. Deprem uzun sürdü ve bittikten sonra dışarı çıktım. Dışarı çıkarken bazı dairelerin duvarlarının yıkılmış olduğunu gördüm. Dışarıya çıktığımda manzara korkunçtu. Yolun karşısındaki apartmanların yıkıldığını gördüm. Çığlık sesleri duyuluyordu. İleride duman yükseliyordu. Yıkılan binalar, ağlayan insanlar, çıplak elleriyle yakınlarını kurtarmaya çalışanlar, küçük çocuğuna su ve yemek arayan anneler… Hayatımın en korkunç günüydü.”
“Çok çaresizdik”
Deprem sonrasında da zorluklarla karşılaştığını ifade eden Şahin, “Arkadaşımı aradım. İyi olduğunu duyunca sevindim. Şantiyede toplandıklarını söylediler. Küçük bir alanda ateş yakmışlardı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar… Hepsi perişan haldeydi. Karınları aç, su bile bulamıyorlardı. Çok çaresizdik. Yemek yapılması lazımdı. Biz de karları topladık, tencerelerde erittik ve onunla pirinç yapabildik. Çok kalabalıktık, çocuklara ve kadınlara öncelik verdiğimiz için ben pek fazla yiyemedim. Önemi yok, yeter ki insanların o soğuk havada karınları tok olsun. Şantiyedeki işçilerin daha önceden getirdiği battaniyeler ve yorganlar sayesinde ısınabildik. Tanıdığım kepçe operatörlerini de AFAD’a yönlendirdim. Elimden geldiğince insanlara yardım etmeye çalıştım. Belediye çadırları kurduğunda, yardımlar geldiğinde ve çevremdeki insanlar rahat edince ben de kendi şehrime doğru yola çıktım” diyerek sözlerini tamamladı.