Muhabir: Ayşegül Nişli
Foto Muhabir: Gaye Akın, Zeynep Gülnihal Tuğrul
Yaşar Kemal’in dokuzuncu ölüm yıldönümü anısına “Gazeteci Yaşar Kemal” başlıklı söyleşi düzenlendi. 28 Şubat Çarşamba günü Yapı Kredi Kültür Sanat Loca’da gerçekleştirilen programda Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, Vahap Munyar, Derya Sazak ve Feridun Andaç konuşmacı olarak yer aldı.
Söyleşi yazar Feridun Andaç’ın konuşmasıyla başladı. Andaç, “Yaşar Kemal’in yazma isteği, yazma arzusu, 1951’den 1963’e kadar 12 yıl Babıali’de özellikle bir röportaj yazarı olarak deyim yerindeyse parlamasını sağladı. Röportaj anlatıcılığında o dışta değil hep içtedir aslında, içeriden bakan biridir. Orada gözlemci, kavrayan, yaşayan biridir. Not tutmaz, ‘Zihnimde onu yaşatırım.’ der. Yaşattıktan sonra ancak kıvamına gelince yazılmaya değer olduğunu söyler.” ifadelerinde bulundu.
“Yaşar Kemal’in gazeteciliği bence bir okuldur.”
Bir yazar ve gazeteci olarak Yaşar Kemal’in üslubunun örnek alınması gerektiğinin altını çizen Andaç, bunu şu sözlerle dile getirdi: “Onun edebi üslubu eğer yazmak, röportaj yapmak istiyorsanız nereye bakmanız, nereyi görmeniz gerektiğini öğretiyor. Gazeteci olmak isteyen biri için Yaşar Kemal’in gazeteciliği bence bir okuldur. Bir bakıma da röportaj yazarının dünyayı okuma bilinci olması gerektiğini hatırlatıyor bizlere. Anadolu insanının sorunlarını gündeme getirmesiyle namuslu, ahlaklı, vicdanlı gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğini röportajlarıyla bize anlatıyor.”
Andaç, konuşmasını Yaşar Kemal’le olan bir diyaloğunu aktararak sonlandırdı: “Bir gün kendisine sormuştum ’20. yüzyıl edebiyatına Yaşar Kemal ne getirdi?’ diye, ‘Hiçbir şey getirmediysem doğanın nasıl anlatılabileceğini getirdim.’ dedi.”
“Ustanın çok severek yaptığı bir zanaat”
Ardından sözü iletişim bilimci Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu aldı. Konuşmasına Yaşar Kemal’in edebi gazeteciliğinden bahsederek başlayan İnceoğlu, “Yaşar Kemal röportajı olayların gerçeğine inebilmek olduğunu, gerçeğine inebilmenin de ancak o dünyayı yaşayarak, sonrasında da yaratarak mümkün olduğunu ifade eder. Röportaj da hikaye gibi, roman gibi, adeta bir sanat yapıtı gibi bir yaratmadır. Ustanın çok severek yaptığı bir zanaat röportaj gazeteciliği. Bilindiği üzere kuramsal, teorik ve analitik bağlamda geleneksel gazetecilikten edebi gazetecilik olan röportaj gazeteciliğini ayrı tutuyor. Objektifliğe karşı; ne, neden, nasıl, niçin, nerede ve kim sorularının bir çıta ötesine taşıyarak, içinde bulunduğu zamanı betimlemesiyle üstat geleneksel gazetecilikten ayrılıyor.” şeklinde konuştu.
İnceoğlu, Yaşar Kemal’in edebi gazetecilikte kullandığı tekniklerden de bahsetti. “Derinlemesine araştırma ve görüşmeyle dramatik hikaye anlatım teknikleri kullanarak okuyucunun dünya görüşünü de geliştirmiş oluyor.” diyen İnceoğlu, Yaşar Kemal’in aynı zamanda “roman ve kurgu anlatı tekniklerinden yararlandığına, konuyu ve olayı canlandırdığı dramatizasyon aracılığıyla olay örgüsünü oluşturduğuna” değindi ve ekledi: “Hatta yaptığı incelemelerde kendi görüşlerini katarak yazması adeta röportajlarını belge niteliğine bürüyor, sayısal veriler ve fotoğraflarla da destekleyerek okurun bilgisine sunuyor.”
Dünyayı Anadolu İçerisinden Okumak
Yaşar Kemal’in yazılarındaki toplumsal gerçekliğe dikkat çeken İnceoğlu, “Onun röportajları insanlık dramlarını, şehirlerin yoksulluğunu, insanların yoksunluğunu, insanın doğayla olan savaşını, bütün duygu ve düşüncelerinin yansımasını anlatıyor. Bunca acıya rağmen asla umudunu yitirmediğini görüyoruz. Başka bir dünya mümkün sloganının onun edebi gazeteciliğine çok da güzel yansıdığını görüyoruz. Bu mottonun içerisinde yalnız bir umut yok, aynı zamanda protesto da var. Dünyayı esasında Anadolu içerisinden okuduğunda dair bir saptama yapmak bence çok doğru olacaktır.” dedi.
Sonrasında konuşan gazeteci Derya Sazak, Hürriyet gazetesinde Yaşar Kemal’in İnce Memed II romanının tefrika edildiği dönemi anlattı. Sazak, roman hakkında, “İnce Memed Yaşar Kemal’in yarattığı bir karakter ama yüzlerce yıl o baskılardan süzülerek gelen öyle epik bir şey var ki, o Yaşar Kemal’e yasladığında veya Yaşar Kemal çağın o iklimini soluduğunda bu İnce Memed olarak ondan çıkıyor.” şeklinde konuştu.
Sazak, “Yaşar Kemal barışçıdır, savaş karşıtıdır, doğacıdır. Bunlarla senelerce dalga geçtik, şimdi küresel ısınma, iklim değişikliği konuşuyoruz. O bunu seneler önceden yazdı. Orman yangınları oldu, orman yangıları hakkında cilt cilt kitapları var. Birazcık duyarlı olabilseydik o mirası bugüne devrolurdu.” ifadelerinde bulundu.
Söyleşinin son konuşmacısı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar, “O zaman bir görsellik yoktu, fotoğraf teknolojisi o kadar gelişmemişti. Ama Yaşar Kemal bize tek tek fotoğraf karesi sunuyordu. Bunu anlatımıyla, yazısıyla yapıyordu. Yaşar Kemal’in en büyük ustalığı görsellik olmadan size o ortamı olduğu gibi yaşatmaktır.” dedi. Yaşar Kemal’in Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önemli bir üyesi olduğunu söyleyen Munyar, “Toplantılarımıza, yürüyüşlerimize hep katıldı ve destekledi. Gazeteciliğin örgütlü yanına da çok önem verdi, bize kendisini örnek alma şansı verdi.” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.