Muhabir : Merve Kutan
Fotoğraf: Berk Balcı
Editör: Buse Sever
İstanbul – (İÜ Haber Merkezi)
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü ile Ajans İstanbul İletişim Koordinatörlüğü’nde düzenlenen “İletişim ve Yapay Zekâ (AI) Uygulamaları Atölyesi”, 30 Nisan 2025 tarihinde Amfi A’da gerçekleştirilen ilk oturumuyla başladı. Açılış oturumunu gerçekleştiren Doç. Dr. Oğuz Kuş, “AI Çağında Dijital Toksik İçerikten Korunmak” başlıklı konuyu katılımcılara aktardı.
Toplam 5 hafta sürecek olan atölyenin ilk oturumunun konuğu Oğuz Kuş, algoritmalar, yanlış bilgi paylaşımları, deepfake sistemi, siber sabotajlar, çoklu krizler çağı gibi çeşitli birçok konudan bahsederken katılımcılarla etkileşim içinde anlattı.
Dijital Dünya ve Yapay Zeka

Dijital dünyada üretilen toksik içerikler toplum hayatını önemli derecede etkilediğini vurgulayan Kuş sözlerine “Hem yapay zekayla hem toksik içeriklerle tehdit boyutunda doğrudan etkileşim halindeyiz. Özellikle yeni medya çağının başlangıcıyla birlikte bu meseleyle karşı karşıyayız. Teknoloji elle tutulur bir halden nasıl elle tutulamayan sadece bir kavram olarak zihnimizde canlanan bir şekle bürünüyorsa toksik içerik de aynı yolu alıyor. Aslında bakarsanız oda elinde tutulabilen pamphletlerden bir anda aslında elden ele dolaşmayan fakat duvarlarda görebildiğiniz posterlerde propaganda afişlerine yerini bırakıyor” ifadeleriyle devam etti.
Toksi̇k İçeri̇k Nedi̇r ?
Sosyal medya ve dijital ortamda üretilen nefret dili ve söylemleri, bireyleri ayıran her türlü söylemin toksik dil olabileceğini belirten Kuş, gün geçtikçe daha etkileyici toksik meselerle karşı karşıya kaldığımızı şu ifadelerle vurguladı; “Bunlardan bir tanesi de yine yapay zeka çağıyla tanıştığımız deepfake videolar. Bu videoların her bir tanesi bir önceki günden çok daha gelişmiş , daha gerçekçi, daha etkileyici bir vaziyette karşımıza çıkıyor. Toksik içerik hakkında gözlemlediğimiz 2 sonuç var bunlar ; birincisi herhangi bir gündem gelişiyorsa nefret söylemi de, yanlış bilgide buna çok hızlı adapte olabilecek kapasiteye sahip ki inandırıcılığını bir noktada buradan alıyor. İkinci olarak ortaya çıkan teknoloji ile birlikte nefret söylemi ve yanlış bilgi ortaya çıkıyor. Bunun bilinçsiz kullanımı bazı toplumsal sorunları da doğurabilir.”
Yeni Medya Düzeninin Getirdiği Bilgi Düzensizliği

Bilgiye hızlı ulaşmanın getirdiği sorunlardan bilgi düzensizliği kavramı üzerinde duran Kuş, “Bilgi düzensizliği konseptini 3 temel kavramda inceleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi mezenformasyon. Mezenformasyon dediğimiz şey aslında bakarsanız bir yanlış bağlantı olabilir veya yanlış paylaşılan bir içeriğin tekrar edilmesi olur. Yani en basit haliyle şöyle özetlenebilir, yanlış olduğunu fark etmezsiniz o içeriğin fakat onu yaymaya devam edersiniz ve bunun bütünüyle farkında değilsinizdir. Bir diğer kavram ise dezenformasyon. Yanlış bilginin enstrümanlaşması anlamına gelen dezenformasyon bir bilgiyi bilinçli bir biçimde saptırmak, yanlış bir bilgi kurgulamak, bunu stratejik bir biçimde kullanmak, spesifik bir hedef kitle belirlemek, yanlış bilgiyi onlara ulaştırmak ve onlarda davranış değişikliği gerçekleştirmeye çalışmakla ilgili bir durum. Yani dezenformasyon aslında yanlış bilginin dijital ölçekte bir silah olarak kullanılması anlamına geliyor. Son kavram olan enformasyon ; birilerinin bilgilerine gizlice ulaşıp onların yaygınlaştırılması kastı söz konusu. Bu bilgi düzeni, kutuplaşmanın büyümesi ve yanlış bilginin ilerlemesine önemli ölçüde katkı sağlıyor” dedi.
Yapay zeka çağında yanlış bilginin nükleer saldırı kadar büyük bir tehdit olduğunu belirten Kuş, “Bireysel mücadele yetmez toplumsal bir bilinç yaratmak gereklidir” diyerek sözlerini noktaladı.
Oturum sonunda Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Emine Yavaşgel, Doç. Dr. Oğuz Kuş ‘a teşekkür belgesi ve hediye takdim etti. Atölyenin 30 Nisan-28 Mayıs tarihleri arasında devam edeceği atölyeye katılanlara katılım belgesi verileceği duyurulurken ilk oturum hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sonlandı.

