Haber: Ömer İğrek
Editör: Özgür Recep Kocaoğlu
İstanbul, (İÜ Haber Merkezi) – Spor gazetecisi Fatih Doğan, İletim Gazetesi’ne mesleğe başlama hikayesini, 30 yılı aşkın mesleki deneyimini ve spor gazeteciliğinin inceliklerini anlattı.
Fatih Doğan; doğru ve teyitli haberciliğin önemini, sosyal medyanın risklerini, maç ve canlı yayınlardaki hazırlık aşamasını, hassas konularda sorumluluğu ve genç gazetecilere güvene dayalı yayıncılık tavsiyesini İletim Gazetesi ile paylaştı.
Mesleğe nasıl başladığını anlatan Doğan, “Sporu seviyorum, bir de Beşiktaşlıyım; bu ikisi birleşince gazetecilik benim için çok cazip oldu. İstanbul Üniversitesi’nde okurken Oktay Hoca’nın dersinden etkilenip 4 kişiden biri olarak Tercüman Gazetesi’nde staja başladım. O günden beri de 30 yılı aşkın süredir spor gazeteciliği yapıyorum” ifadelerini kullandı.

Maç günlerinin özel atmosferi
Maç günlerinin hem mesleki hem de insani açıdan özel bir deneyim olduğunu belirten Doğan, “Yüzlerce, binlerce insan profili görüyorsunuz; mutluluğa, acıya ve coşkuya hazır olmanız gerekiyor. Duygular bir anda değişiyor; sevgi, öfke ve üzüntü bir arada yaşanabiliyor” sözlerini kaydetti.
Bu atmosferin kendisini hem gözlem yapmaya hem de insan olarak beslenmeye ittiğini ifade eden Doğan, maç günlerini her zaman keyifle takip ettiğini vurguladı.
Doğan’ın gazetecilik prensibi: “Yanlış haber güven kaybettirir”
Son dakika haberlerinde yaşanan heyecanın mutlaka doğru yönetilmesi gerektiğini söyleyen Doğan, “Bir haberi ilk veren olmak cazip ama önemli olan doğru haberi vermek. Her bilgiyi en az 3 kaynağa doğrulatırım” dedi.

Sosyal medya öncesinde gazeteciliğin daha kontrollü olduğunu hatırlatan Doğan, “Şimdi hız baskısı nedeniyle hata yapma riski çok daha fazla. Yanlış bir haber güven kaybına yol açıyor” ifadelerini kullandı.
Özellikle transfer döneminde menajerlerden gelen bilgilerin çoğunun reklam amaçlı olabildiğini söyleyen Doğan, kulüp profesyonelleriyle teyit sürecinin hayati önem taşıdığını belirtti. Doğan, “Geçmişte anlık heyecanla hata yaptığım oldu ama güven kaybetmek çok zor telafi edilir. Bu yüzden temkinli davranıyorum” dedi.
Kıyafetten maç analizine yayın öncesi hazırlık
Televizyon yayınına çıkmadan önce kapsamlı bir hazırlık sürecinden geçtiklerini belirten Doğan, fiziksel ve zihinsel hazırlığın yayın kalitesi için kritik olduğunu söyledi. İyi bir yayının ancak 2 yönlü hazırlığın birleşmesiyle ortaya çıktığını belirten Doğan, “Hem görünüşünüz hem de bilginiz yayına hazır olmalı” ifadelerini kullandı.
Işık altında yüzün parlamaması için özel pudra ve fondötenler kullanıldığını, saç ve kıyafet seçiminin ise her kanalın kurumsal tarzına göre belirlendiğini ifade eden Doğan, “TRT’nin kıyafet standartları farklıdır, YouTube kanalının farklıdır. Kimi takım elbise ister, kimi tişörtle çıkmanıza izin verir. Kurumun çizgisine uymanız gerekir” sözlerini kullandı.
Yayın öncesi zihinsel hazırlığın da en az fiziksel hazırlık kadar önemli olduğunu vurgulayan Doğan, konuşulacak konuların önceden çalışılması gerektiğini söyledi. Doğan, “Gündemde ne olduğuna ve ne anlatacağıma bakarım. Notlarımı gözden geçiririm. Gerekirse eski kaynaklara dönerim. Spor programına çıkacaksam takımların son maç analizlerini mutlaka incelerim” diye konuştu.
“Canlı yayında hata riski büyük”
Canlı yayınların en büyük stresinin anlık hata yapma ihtimali olduğunu belirten ve yayında kullanılan her kelimenin ciddi sonuçlar doğurabileceğini söyleyen Doğan, böyle bir durumda hem kendisini hem rejiyi hem de yöneticileri zor durumda bırakabileceğini vurguladı.
Canlı yayınlarda her zaman sakin ve soğukkanlı kalmaya özen gösterdiğini “Konuşmak kolaydır fakat doğru, dikkatli ve seviyeli konuşmak çok daha zordur” ifadesiyle aktaran Doğan, duygu patlamaları veya kontrolsüz ifadelere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Stadyum yayınlarının sırrı: Tecrübe, sakinlik ve cesaret
Maç öncesi stadyumlardan yapılan canlı yayınların zaman zaman zorluklara sahne olabildiğini belirten Doğan, şu sözleri kullandı:

“Maçlar öncesinde stadyumlardan çokça canlı yayın yaptık. Bu hem sevildiğimiz taraftar gruplarının olduğu yerlerde hem de bize daha mesafeli bakan tribünlerde gerçekleşti. Kadıköy’de de Ali Sami Yen’de de Tüpraş Arena’da da Şenol Güneş Stadı’nda da yaptık. Dolayısıyla zaman zaman yayınlara taraftar müdahalesi olabiliyor; kimi coşkudan geliyor, kimi kötü söz söyleyebiliyor, kimi de sadece komiklik olsun diye hareket yapıyor. Yayın öncesi mümkün olduğunca polis noktalarına yakın olmak, kameranın arkasında kötü görüntü oluşmasını engellemek gibi tedbirler alıyoruz. Buna rağmen her zaman risk var. Böyle durumlarda sakin, soğukkanlı ve cesur olmak gerekiyor. Ben genelde soğukkanlı kalabildiğimi düşünüyorum. Bugüne kadar vahim bir olay yaşamadık ve yayınları hep başarıyla tamamladık. Bu biraz tecrübeyle alakalı. Sokağı ve taraftarı bilmek, sosyolojiyi anlamak, olası taşkınlık karşısında sakin kalarak ortamı yatıştırabilmek işimizi gerçekten kolaylaştırıyor.”
Transfer haberciliğinde dikkat edilmesi gerekenler
Transfer haberlerinin gazetecilikte en zor ve emek isteyen konulardan biri olduğunu belirten Doğan; menajerlerden, kulüp yöneticilerinden ve yurt dışı kaynaklardan gelen bilgilerin dikkatle doğrulanması gerektiğini söyledi. Doğan, “Bir transfer sezonunda önüme gelen 50 haberin yalnızca 3-5’i gerçeğe dönüşüyor. Menajerler çoğu zaman futbolcularının piyasa değerini artırmak için isimleri gündeme taşır. Bu nedenle sorumlu gazeteciler, her bilgiyi en az 2-3 kaynakla teyit etmek zorunda” dedi.
Doğan, güvenilir kaynaklardan gelen haberlerin bile yanıltıcı olabileceğini vurguladı. Lanzini ve Ben Arfa transferleri üzerinden örnek veren Doğan, her iki süreçte de başta doğru bilgiler alsa da beklenmedik gelişmelerin yaşandığını ve habercilikte dikkatin önemini bir kez daha gördüğünü söyledi.
“Transfer haberlerinde hata yapmak sadece güven kaybına yol açmaz. Aynı zamanda kulüpleri, yöneticileri ve tüm ekibi zor duruma sokabilir. Bu yüzden her zaman teyitli ve temkinli hareket etmek gerekiyor” diyen Doğan, tecrübeli gazetecilerin bu riskleri yönetmeyi bildiğini, genç gazetecilerin ise menajer ve kulüp tuzaklarına düşebileceğini ifade etti.
“Yargısız infaz tehlikeli”
Doping, bahis ve şike gibi spor dünyasında hassas konularda yargısız infaz riskine dikkat çeken Doğan, Türkiye’de soruşturma evrakları henüz mahkeme kararı açıklanmadan kamuoyuna sızdığı zaman insanların çoğunlukla olayları kesin hüküm gibi kabul ettiğini belirtti.

“Bir soruşturma, kişinin suçlu olduğunu göstermez. Masumiyet karinesi vardır. Ancak insanlar hemen suçlu muamelesi yapıyor, kamuoyu da bunun üzerine yoğunlaşıyor. Hâlbuki beraat edenler veya dosyaları düşenler var. Buna rağmen toplumsal algı genellikle olumsuz kalıyor” diyen Doğan, medyanın bu süreçlerde üzerine düşen sorumluluğun büyük olduğunu vurguladı.
Kendi yayıncılık yaklaşımını da açıklayan Doğan, “Ben bu tür konuları cesurca konuşuyorum, ama aynı zamanda kamuoyunu da uyarmaya çalışıyorum. Yargısız infaza müsaade etmiyorum. Soruşturma süreci tamamlanmadan insanları suçlu ilan etmek yanlış. Bu yüzden sorumlu bir yayıncılık yapmaya gayret ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Ballon d’Or’da Türkiye’den oy kullanan tek gazeteciyim”
Ballon d’Or’da dünyada oy kullanan 100 gazeteciden biri olduğunu ve Türkiye’den bu süreçte tek gazeteci olarak görev yaptığını açıklayan Doğan, “Önce 180 kişiydik, şimdi 100’e düşürüldü. 8 yıldır bu süreçte yer alıyorum” dedi.
Ballon d’Or jürisinin kendisini bu göreve davet ettiğini belirten Doğan, seçim kriterlerini şu şekilde özetledi: “Gazeteci olmak, saygın olmak ve uluslararası müsabakalarda akredite olmak. Türkiye’den de milli takımın katıldığı şampiyonalar ve kulüp maçlarında en fazla akredite olmuş gazetecilerden biriyim, bu yüzden tercih edildim.”
Doğan, oy kullanırken sadece saha içi performansları ve istatistikleri değil, oyuncuların sosyolojik etkilerini ve toplumsal sorumluluklarını da göz önünde bulundurduğunu söyledi. “Futbol sadece futbol değildir. İnsani değerlere önem veren topluma faydalı duruş sergileyen oyunculara her zaman bir adım daha sempatiyle yaklaşıyorum” diyen Doğan, kararlarını bu kriterler doğrultusunda verdiğini vurguladı.

Doğan’dan genç gazetecilere tavsiyeler
İletişim ve gazetecilik okuyan gençlere mesleğe dair önemli tavsiyelerde bulunan Doğan, günümüzde sosyal medyanın hızının gazetecilik anlayışını değiştirdiğini belirtti. Doğan, “Sosyal medya hem fırsat sunuyor hem de büyük riskler barındırıyor. Haberi hızlı vermek hatalı vermeye yol açabilir. Bu yüzden her bilgiyi teyit etmek ve şüpheyle yaklaşmak şart” dedi.
Doğan, geleneksel medyanın eski gücünü kaybetse de hâlâ önemli bir rolü olduğunu ifade etti. “Büyük medya kuruluşlarında çalışmak, gazeteciliğin temel ilkelerini öğrenmek açısından kıymetli. Sosyal medya ve dijital mecralarda kendinizi geliştirebilirsiniz, ama güvenilirlik ve sorumluluk her zaman ön planda olmalı” diye konuştu.
Ekonomik zorluklara da dikkat çeken Doğan, “Gazetecilikten zengin olunmaz, ama severseniz dünyanın en keyifli işidir. Ben de sevdiğim işi yaptım, maçlara gittim, farklı ülkeleri gezdim. Gençlerin de mesleği aşkla yapmaları ve bedel ödemeye hazır olmaları gerekir” dedi.
Doğan, genç gazetecilere şu mesajı verdi: “Doğru yolu seçin, bilinçli olun ve güvene dayalı bir yayıncılık anlayışı geliştirin. Bu meslek bedel ister ama keyif ve deneyim olarak size çok şey kazandırır.”



