Celil Kurşun
Yıllardır “bir millet iki devlet” olarak tabir edilen ve kardeş ülke olarak görülen Azerbaycan’ın kültür, dil, örf ve adetleri bakımından Türkiye’ye çok benzediği söylenir. O halde, bu sene iki hafta süren Azerbaycan gezimden edindiğim bilgilerle kardeş ülke Azerbaycan’a doğru yol alalım.
Uzun Yolculuk Ve Gürcistan Hatırası
01 Ağustos günü başlayan ve iki gün sürecek otobüs yolculuğunda ilk olarak ülkemizin Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin güzel tabiatını görüyoruz. Türkiye-Gürcistan sınırı olan Sarp sınır kapısında uzun bir bekleyişten sonra bir zamanlar ülkemize ait olan yemyeşil Batum şehrine geçiyoruz. Bu şehrin insanları Türkiye ile yoğun ticaretten dolayı az da olsa Türkçe biliyor ve ticaretlerinde bazen Türk lirası kullandırtıyor. Başkent Tiflis’e giden yolda Kafkas Dağları’ndan geçilir. Bu dağlar yılın her ayı yağış alıyormuş. Zaten Gürcistan, Doğu Karadeniz Bölgesi gibi yağışlı bir iklime sahiptir. Dolambaçlı virajlardan sonra gece saatlerinde Tiflis’e giriyoruz. Şehri ikiye bölen geniş otobanından yol alırken şehrin ışıkları, Tiflis’in gece dahi akıcı ve hareketli bir yer olduğunu gösteriyor. 1 milyon 300 bin küsur nüfusa sahip Tiflis, gündüzleri sakin bir yerdir.
Azerbaycan’ın İçlerine Doğru Farklılık Göze Çarpıyor
Azerbaycan sınırında memurlar tarafından uzun süren teftiş sonrasında, “Küçük Kafkas” olarak adlandırılan Kafkas Dağları’nın uzantısı konumundaki bölgelerden geçerek, Azerbaycan’ın ikinci büyük şehri olan Gence’ye ulaşıyoruz. Burası, tarihte Azerbaycan’da yaşamış bir çok şair, edebiyatçı ve İslam aliminin mezarları ve türbeleri bulunması nedeniyle tarihi bir şehir olma niteliği taşıyor. Yolun devamında Orta Azerbaycan’da bozkır ve karasal iklim ile karşılaşılır. Arazi düz ve bitki örtüsü çalılık ve bozkırdır. Nihayet 3 Ağustos öğle saatlerinde başkent Bakü’nün otobüs terminaline ulaşabiliyoruz.
Başkent Bakü’yle İlk Karşılaşma
Gelir gelmez ilk işimiz şehri gezmek oluyor. İlk başta şehrin özelliklerinden bahsetmek gerekirse Bakü, yaklaşık 3 milyon nüfusa sahip, Hazar Gölü kıyısında kurulmuş bir kenttir. Kuş bakışı olarak bir kartalın gagasını andıran Bakü, yıl boyunca süren şiddetli rüzgarlarından dolayı “Rüzgarlar Şehri” denmektedir. Yolculuğumun ilk günü şehir dışındaki dünyada eşi olmayan pasif çamur volkanlarını ve merkezdeki Azerbaycan Milli İlimler Akademisi adında tarihi bir yüksek öğretim merkezi niteliğindeki mekanı ziyaret ediyoruz. Geniş ve bakımlı parklarından geçerek, Bakü genelinde görülen beyaz halk otobüsleriyle Hazar Gölü kıyısındaki meşhur Bakü Bulvarı’na gidiyoruz. Genel olarak kapalı ve bulutlu bir havaya sahip Bakü’de, Hazar Gölü de gri ve kapalıydı. Akşam olduğunda beni Azerbaycan’a davet eden arkadaşımın evinin yolunu tuttum. Burası biraz şehrin dışındaydı. Genel olarak Bakü’de apartman tarzı evler sadece merkezde bulunuyor. Geri kalan tüm evler müstakil ev diyebileceğimiz bahçeli ve birer -ikişer katlı taş evlerden oluşuyor. Bütün şehir sapsarı denebilecek kadar sarı tuğladan yapılmış evlerden oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şehir, neredeyse 90 yıl Rus ve 350 yıl İran egemenliğinde kalması sebebiyle konutlarda Rus mimari tarzı ön plandayken, tarihi yapılarda ve camilerde İran-Safevi mimarisi dikkat çekiyor.
Azerbaycan Halkının Türkiye Sevgisi Her Yerde Görülüyor
Otobüslerde, evlerde, kafe ve restoranlarda Azerbaycan ve Türkiye bayraklarının yan yana bulundurmaları, Türkiye’yi çok sevdiklerini gösteriyor. Birbirine yakın dillerimiz sayesinde iletişimde sorun olmuyor. Ayrıca hangi eve misafir olsam Türkiye’den geldiğimi öğrenince ayrı bir ilgiyle misafir ediyorlar. Televizyonlarda Türk kanalları seyrediyorlar ve Türk müziği çok popüler. Yemek kültürleri genel olarak bize benzer olmakla beraber çoğunlukla kırmızı et ve patates tüketiliyor. .
80’ler ve Modern Dünya Bir Arada
Ünlü 20 Ocak Şehitleri Caddesi’nden geçerek, Sovyetler Birliği zamanından beri kullanılan Bakü metrosuna biniyoruz. Daha sonra bizdeki Taksim Meydanı gibi merkezi nitelikteki Targovi Meydanı’nda dünyanın dört bir yanından gelen turistlerle karşılaşıyoruz. Benim en çok dikkatimi çeken olgulardan birisi de insanların kıyafetleri, kültürü, mimarisi hatta metrosu bile sanki 1980’lerin klasik tarzıyla ile modern dünyanın sentezlenmiş hali gibi olmasıydı.
Kültür Çeşitliliğinin Oluşturduğu Güzellikler
Gezimin devamında Bakü’nün simgesi haline gelen “Ateş Kuleleri” ve Bakü’nün ilk temelinin atıldığı tarihi “İçeri Şehir” mekanlarını ziyaret için yola çıkıyoruz. İçeri Şehir’de İran stili işlemelere sahip hediyelik eşyalar ve Kafkasya tarzı kıyafetler satılıyor. Ayrıca milattan önceki yıllarda inşa edildiği belirlenen Bakü Kız Kulesi’ne çıkmadan dönmüyoruz .Nüfusunun yarısından fazlasını Şii mezhebi Müslümanların oluşturduğu şehirde Cuma ve Bayram namazları için gideceğiniz camilerde Şii ibadet tarzını görebiliyorsunuz. Sonraki günlerde milli kahraman olarak görülen Mübariz İbrahimov’un kabrini ziyaret ediyoruz. İlk Çağ’da Pers İmparatorluğu’ndan kalan Zerdüşt mabetleri ve sürekli yanan Meşale ve Ateşgâh antik yapılar turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Gezimin son durakları Bakü şehrini tamamen görebildiğimiz Dağüstü Park ve bir gençlik merkezi olan Gençlik Mall oluyor.
Azerbaycan Hakkında Enteresan Bilgiler
- Azerbaycan Türkçesi’ne her ne kadar Rusça terim girmiş olsa da dilimize çok yakın, sadece bazı ifadeleri bize gülünç gelebiliyor.
- Bakü dünyanın en güvenli şehirlerinden birisidir. Hatta çok tenha görünen şehir dışı banliyölerinde bile gece geç saatlerde insanlar dolaşabiliyor.
- Azerbaycan para birimi olan Manat, Türk Lirasına göre 3.3 kat değerli.
- Türkiye’den bir saat daha ileride olduğu için hava erken kararıyor ancak Bakü halkı gece hayatını vazgeçilmez görüyor.
- Azerbaycan halkı sanata, spora, kültüre, edebiyata, müziğe çok önem veriyor. 20. yy’da Bakü için “Doğunun Parisi” deniyormuş.Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden Nesimi ve Fuzuli’nin Azerbaycan Türkü olduğunu belirtmekte fayda var.
- Bakü’de dünyanın en çeşitli iklimi hüküm sürüyor. Çöl, bozkır, yağışlı, ılıman iklim ve daha fazlası bulunuyor. İnsanlar yaz aylarında Hazar Gölü yerine havuzlarda yüzmeyi tercih ediyor. Bunun nedeni Hazar Gölü’nün aşırı dalgalı ve bataklık gibi yumuşak zemine sahip olmasıdır.
- Petrolün ucuz olması sebebiyle otobüs ve taksi fiyatları gayet uygun. Son olarak dünyanın en önemli petrol ve doğal gaz üreticilerinden birisi olma özelliği taşıyor.