Nisa ÇETİN
Dan Brown’un Cehennem kitabında adından bahsettiği ilk Türk yönetmen Göksel Gülensoy, kendi oluşturduğu özel ekibi ile birlikte 1998 yılından bu yana yaptığı detaylı araştırmalar ile Ayasofya’nın yer altı tünellerine ışık tutuyor.
Bizans ve Osmanlı gibi büyük imparatorluklara ev sahipliği yapmış ve şu an hâlâ ayakta duran Ayasofya ile ilgili merak edilen pek çok konu var.
Yunancada “Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya’nın altında şehri saran tüneller olduğuna dair pek çok söylenti bulunuyor. Dan Brown’un Cehennem kitabında ismine yer vermesi sonucu Ayasofya’nın yer altı araştırmaları ile gündeme gelen İstanbul Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunu yönetmen Göksel Gülensoy, yaklaşık 20 yıldır devam eden Ayasofya macerasına ilişkin bilinmeyen detayları anlattı.
1998 yılının başında araştırmalar için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin aldıklarını ve aynı yıl Aralık ayında tünellere girdiklerini söyleyen Gülensoy, “1994’te Ayasofya’nın yer altı tünelleri ile ilgili bir belgesel filmi yapmıştım. Bu filmdeki danışmanım İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet İhsan Tunay, Ayasofya’nın altındaki tünellerle ilgili bir proje sundu. Ben de zaten ilgili olduğum için kabul ettim” diyerek gerekli izinlerin alındığını ve böylece Ayasofya macerasının 1998’de başladığını ifade etti.
Ayasofya’nın üç büyük dine ev sahipliği yaptığı için önemli bir dini merkez olduğuna değinen Gülensoy, “İlk başta sadece meraktı. Ama gizemli hikâyeler beni hep cezbetmiştir. Gün geçtikçe daha çok merak saldım ve gide gele en sonunda Ayasofya aşığı bir adam oldum” şeklinde konuştu.
Ayasofya ekibini seçerken çok titiz davrandığını söyleyen Gülensoy, 20 yıldır aynı ekiple çalıştıklarını söyledi. Bu süreçte çok emek sarf ettiklerini dile getiren Gülensoy, “1998’de elimizde ne tarafa ilerleyeceğimize dair bir belge yoktu. Sadece Alparslan Koyunlu’nun yaptığı araştırmalar bize ışık tuttu. Şu ana kadar çıkarılan tüm veriler bize ait” dedi.
“İnsan Kemikleri Ve İngiliz Askerlerine Ait Mataralar Bulduk”
Araştırmalar sonucunda ise önemli keşifler yaptıklarına değinen Gülensoy, içinde insan kemiklerinin bulunduğu iki tane katakomb mezarı bulduklarını anlattı.
Ayrıca tünellerde 1918’de İstanbul’un işgalinden kalan İngiliz askerlerine ait mataralar olduğunu söyleyen yönetmen, zamanında kutsal emanetleri bulmak için oraya giden defineciler olabileceğini vurguladı. Ayasofya çalışmalarına efsanelerin doğruluğunu araştırmak için başladıklarını anlatan Gülensoy, ilk olarak Prens Adaları ile Ayasofya arasında tünel olduğu efsanesini araştırdıklarını söyledi.
Her efsanenin asılsız olmadığına dikkat çeken Gülensoy, “Justinianos’un halk arasında dolaşmadığı fakat bir anda Ayasofya, Hipodrom ve Büyük Saray’da belirdiğine dair bir efsane var. Biz gerçekten de Büyük Saray ile Ayasofya arasında 15 metre, Büyük Saray ile Hipodrom arasında ise 25 metre uzunluğunda iki tünel bulduk” dedi.
“Sultanahmet’in Altında Bambaşka Bir Şehir Var”
Araştırmalarıyla ilgili son gelişmeleri anlatan Gülensoy, “Şu ana kadar tünellerde bin 200 metre ölçümledik ve bu hala devam ediyor. Sultanahmet’in altında bambaşka bir şehir var. Şehrin kalıntılarını hâlâ görebiliyoruz. Bizim temel amacımız, bu kalıntıları tamamıyla ortaya çıkarmak ve gelecek kuşaklara bir miras bırakmak. Bunun için elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz” dedi.