Eda FİDAN
İstiklal Marşı’nın kabulünün 97. yılında düzenlenen “İstiklal Marşı Bugüne Ne Söyler?” paneli, 12 Mart 2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Panelde açılış konuşmaları İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak tarafından yapıldı.
“İstiklal Marşı’nın Sözleri Fikri ve Zikri Dayanağımız”
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak konuşmasında, “Üniversitemizin eğitim ve araştırma hizmeti yanında, toplumumuzun temel dayanak noktalarından olan kültür konularını incelemesi de başlıca sorumlulukları arasındadır. Bu vesile ile özellikle kültür haftalarını bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. İstiklal Marşı’nı geçmişimizi bize özlü cümlelerle ifade eden ve gelecek perspektifi sunan bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. İstiklal Marşı’nı her okuduğumuzda sanki ilk defa okuyormuşuz hissiyatıyla okuyoruz. Bu marşın sözleri içinde bulunduğumuz şartlarda da fikri ve zikri dayanağımızdır” ifadelerini kullandı.
“Mehmet Akif Ersoy Gerçekten Hissettiklerini Yazmış”
İstanbul Valisi Vasip Şahin ise konuşmasında şunları dile getirdi: “İstiklal Marşı’nı bir kelime ile özetlemek gerekirse kuşkusuz ‘samimiyet’ derim. Mehmet Akif Ersoy yaşadıklarını, hissettiklerini ve gördüklerini aynen nakletmiş. Şiirin kendi içerisinde normal görünen o mübalağa konusuna belki hiç tenezzül etmeden gerçekten hissettiklerini yazmış. Belki de bu şiirin en önemli ve bizim için en kıymetli tarafı budur.”
Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen panelde İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, Fatih Sultan Mehmet (FSM) Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Andı ve Araştırmacı-Yazar Beşir Ayvazoğlu konuşma yaptılar.
“İstiklal Marşı Bir Mutabakat Metnidir”
Sempozyumun başkanlığını üstlenen İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, “İstiklal Marşı bir mutabakat metnidir. Sadece yazıldığı zaman dilimine ait değildir. İçeriğini ve muhtevasını inceleyebilirsek hem bugüne, hem yarına sözü olduğunu anlayabiliriz” dedi.
“Bir Milli Marşın Yazılabilmesi İçin Bir Milli Mücadelenin Yaşanması Gerekir”
İstiklal Marşı’nın tarihi arka planı hakkında bilgi veren Beşir Ayvazoğlu, “İstiklal Marşı hakkında konuşabilmek güzel. Milli marşlar milli devletlere mahsustur. Osmanlı Devleti çok uluslu bir devletti ve herkesin bir ağızdan söyleyebileceği bir marşı yoktu. Bir milli marşın yazılabilmesi için bir milli mücadelenin yaşanması gerekir. Anadolu’da yaşanan o büyük mücadele aynı zamanda askerin cephede coşabileceği, okunduğu zaman heyecan duyabileceği bir milli marş ihtiyacını hissettiriyordu” şeklinde konuştu. Beşir Ayvazoğlu İstiklal Marşı’nın yazılış hikâyesini de şu sözlerle anlattı, “Herkesin bildiği gibi bir yarışma düzenlenmiş ve 700 tane kadar şiir bu yarışmaya katılmıştı. Düzenlenen bu yarışmada Mehmet Akif yer almıyordu. Balkan Harbi, tarihimizin en önemli dönüm noktasıdır, çünkü Rumeli’yi elimizden kaybettik. Bu son derece büyük bir acıydı ve bu dehşeti şiirlerinde en iyi ifade eden şüphesiz Mehmet Akif’ti. Hamdullah Suphi bunu biliyordu. Böyle bir marşı ancak Mehmet Akif yazabilirdi. Dolayısıyla Mehmet Akif’in peşine düşmüştü. Mehmet Akif’in katılmama nedeni ise çok naifti. Onun 500 bin liralık ödül için katıldığının sanılmasını istememişti. Hamdullah Suphi bu meseleyi halledip Mehmet Akif’in karşısına yeniden çıkar ve Mehmet Akif’i ikna eder. Sonunda ise o eşsiz şiir Mehmet Akif’in kaleminden dökülür. Milli mücadeleye katılmış bir şairin kaleminden çıkmış olması çok kıymetlidir.”
“Mehmet Akif, Milli Kimlikle Beraber Eğitim Felsefemizi Yoğurmamız Gerektiğini Düşünmüştür”
Mehmet Akif Ersoy’un eğitim anlayışı hakkında bilgi veren İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, “Mehmet Akif Ersoy temelde milletimizin, İslam âleminin, genelde de insanlığın maarif ve ıslahatla kalkınacağını, müreffeh bir noktaya geleceğini, bir dünya barışının sağlanacağını düşünür. Burada da temele insanlığı koyar. Yani insanlık eğitimini, ‘insan olmayı’ öğretmenin önemini ortaya koyar. Ona göre ‘insan olmak’ kolay değildir. Bu formal ya da informal birçok eğitim yoluyla yapılabilir. Bunun hem dini bir temelle, hem de aynı zamanda muasır çağın gerektirdiği şartları da bunun üzerine bina edilerek yapılabileceğini düşünür. Ona göre din, bu eğitimin yapılmasında engel değil, tamamen gereklilik arz eden bir unsurdur. Bunun yanında Mehmet Akif, ifadelerinde milletin varlığını devam ettirebilmesi ve medeni milletler seviyesine yükselebilmesi için İlim ve Fen’in çok önemli olduğunu ve bununla beraber yine bunu kuşatacak olan unsurun da milli kültürümüzün olduğunu ifade eder. Dolayısıyla bu seviyeye ulaşabilmek için milli kimliğe sahip çıkmamız ve milli kimlikle beraber eğitim felsefemizi yoğurmamız gerektiğini düşünür. Yine sonraki aşama olarak eğitimin bir disiplin dairesinde yapılması gerektiğine inanır. Bu noktada da disiplinin hem öğretmen açısından hem öğrenci açısından eğitimde belirleyici bir nokta olduğunu ifade eder. Akif, öğrencileri yetiştiren öğretmenlerin Türk milletini istikbale taşıyacak bireyler olarak görür. İlim Fen ve İrfan’ı eğitimin temeline koymakla beraber faziletli nesiller yetiştirerek bütüncül bir bakış açısına sahip olunabileceğini çeşitli vesilelerle ifade eder. Mehmet Akif, eğitimin önce ailede başlaması gerektiğini düşünür. Mehmet Akif babadır, öğretmendir, aydındır, halk eğitimcisidir. Kısacası Mehmet Akif’in bir eğitim teorisyeni olduğunu söylemek mümkün değildir ama bu milleti insanlık seviyesine taşımak isteyen bir eğitim uygulayıcısıdır” şeklinde konuştu.
“Kim Tarihselciliğe Saplanırsa Güncelliğini Kaybeder”
İstiklal Marşı ile diğer ulusal marşlar arasındaki farklara değinen FSM Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Andı, “Mehmet Akif Ersoy diğer birçok şiiri ile birlikte İstiklal Marşı’nın da şairi. Başka pek çok siyasal yapının, organizmanın devletin marşının adı kuru bir ulusal marştır. Bizim marşımızın adı ulusal marş değildir, İstiklal Marşı’dır. Çünkü biliyoruz ki 19-20. yy başlarından itibaren modernleşme ulus-devlet yapılarını ortaya çıkardı. Bu ulus devletler de ulusal marş yazma çabasına girdi. Belki de başka devletler devlet mekanizması kurulduktan sonra bir ulusal marş yazma ihtiyacı duymuştur. Yani o ulusal marş aslında bir siyasal projedir ancak bizim İstiklal Marşımız bir siyasal proje değildir. Dönemin kendi siyasal şartları içerisinde ortaya çıkmış tabii bir patlama mekanizmasıdır, bir varlık-yokluk mücadelesini dile getiren bir metindir. Bu yüzden İstiklal Marşı insanlık için bir kült metindir. İstiklal Marşının başka ulusal marşlardan çok büyük oranda farklı olduğunu görebiliriz. Bizim İstiklal Marşımız aynı zamanda biraz şiirdir, diğer marşlarda bu şiirsellik geri plana atılmıştır. Marş üç unsur üstüne kurulur; heyecan, düşman ve slogan. Bunlar mevcut yapıyı diri tutmaya yarayan iskelettir. Bizim İstiklal Marşımızda tarihselcilik yoktur. Kim tarihselciliğe saplanırsa güncelliğini kaybeder Mehmet Akif tarihi heyecan unsuru olarak kullanır ve güncelliğini her zaman korur” ifadelerini kullandı.
Panelin sonunda İstanbul Valisi Vasip Şahin, İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’a ve panel konuşmacılarına hediyelerini takdim etti.
Panel, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.