Tuğçe AYÇİN, Neslihan KALKAN
Kadının daha çok maruz bırakıldığı olumsuzluklarla medyada yer aldığı şu dönemde, içimizin umutla dolmasını sağlayan ve azimleriyle fark yaratan iki kadınla karşılaştık. Bu isimler İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri Deniz Oğuzcan ve Gizem Kanatlı. Onları ayırt edici kılan şey ise öğrenci olmalarının yanı sıra, bir anne olarak eğitim yaşantılarına küçük kızları ile devam ediyor olmaları. Oğuzcan ve Kanatlı ile hem anne hem de öğrenci olmanın getirdiği zorlukları ve bu zorluklara rağmen eğitimlerine nasıl devam ettiklerini konuştuk.
Radyo Televizyon ve Sinema bölümünü öğrencisi Oğuzcan, üniversite sınavına kızı Arya’ya hamileyken girmiş ve lisans hayatının tamamını anne olarak sürdürmüş. Şu anda son sınıf öğrencisi olan Oğuzcan, bir taraftan 3 yaşındaki kızı Arya ile ilgilenip diğer taraftan da eğitimine devam etmesi ile ilgili olarak insanlardan destekleyici yorumlar aldığını belirtiyor. Arya’yı zaman zaman okula getirdiğini ifade eden Oğuzcan şunları söylüyor. “Kızım üniversite ortamını çok seviyor. Burayı büyüklerin okulu olarak nitelendiriyor. Fakülteye geldiği zaman çok güzel vakit geçiriyor. Hocalarımızı da çok seviyor ve burada olmaktan mutluluk duyuyor.”
“Eğitimimi Sürdürmem Kızımın Geleceği İçin Önemli”
Oğuzcan dersteyken Arya ile anneannesi ilgileniyormuş. “Akşam eve geldiğimde Arya beni özlemiş oluyor” diyen Oğuzcan, hem Arya ile ilgilenmenin hem de ders çalışmanın zor bir durum olduğuna değiniyor ve şu şekilde konuşuyor: “Öğrenciliği ve anneliği bir arada yürütmek sanıldığından daha zor. Bazen Arya ile yeterince ilgilenemiyorum, oynayamıyorum ve vicdanen kendimi kötü hissediyorum. Yine de telafi etmeye çalışıyorum. Sonra da okuyor olmamın hem benim hem de kızımın geleceği için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu durum aynı zamanda eğitici ve eğlenceli.”
“Bu İki Durum Hem Zor Hem Keyifli”
İletişim Fakültesi’nin bir diğer anne- öğrencisi Gizem Kanatlı da Oğuzcan gibi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde okuyor. Kanatlı, kızı Samira 2 yaşındayken üniversite hayatına tekrar başlamış. Son sınıf öğrencisi olan Kanatlı, üniversite eğitiminin tamamını şu anda 6 yaşında olan kızı Samira ile birlikte geçirmiş. Kızını zaman zaman üniversiteye de götüren Kanatlı, anneliğin ve öğrenciliğin farklı sorumluluklar olduğunu düşünüyor ve şöyle konuşuyor: “Üniversite öğrenciliği dediğimiz şey, sadece ders görmeye değil, aynı zamanda bol aktivitede bulunmaya ve bir şeyleri keşfetmeye dayanıyor. Annelik ise insanın bir an önce okuldan eve dönüp çocuğuyla vakit geçirme isteği ile dolu oluyor. Dengelemeye çalıştığımız bu iki durum hem zor hem de keyifli.” Yaşadığı zorluklara örnek veren Kanatlı: “Samira bazı akşamlar kurabiye istiyor. Sabah derse gitmek zorunda olduğum için de onun bu tarz isteklerini yerine getirmekte zorluk çekebiliyorum. Çünkü ben de yorgun oluyorum. Yine de bunları tatlı zorluklar olarak görüp dengelemeye çalışıyorum” diyor.
Samira, annesi akşam eve döndüğü zaman onu kapıda karşılıyor ve okula dair sorular soruyormuş. Kanatlı, kızı mutlu olunca kendisinin de mutlu olduğunu vurgularken, “Çok fazla motivasyona ihtiyacım yok, en büyük motivasyonum kızım Samira” diyor.