Muhabir: Eylül Otay
Fotoğraf : Medine Yavuz
Editör : Buse Sever
İstanbul – (İÜ Haber Merkezi)
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Uzm. Psikolog Afra Sevde Çelebi ve Prof. Dr. Murat Şentürk’ün katılımıyla “Bağımlılık Semineri” gerçekleştirildi. Seminerde bağımlılıkları anlama, bağımlılıklara karşı mücadele etme ve bu amaçla yapılan çalışmalara değinilirken bağımlılığın sosyolojisi ve toplumsal boyutu da ele alındı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, bağımlılık konusunun tüm boyutlarıyla ele alındığı seminer 26 Aralık Perşembe günü düzenlendi. Yeşilay’da faaliyet gösteren Uzm. Psikolog Afra Sevde Çelebi ve İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Şentürk’ün konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, bağımlılıkların bireysel ve toplumsal etkileri, mücadele yolları ve sosyolojik perspektifleri değerlendirildi. Seminer, bağımlılıkların sadece bireysel sorun değil, aynı zamanda modern toplumların karşılaştığı önemli bir kriz olduğuna dikkat çekti.

“Her yıl 3 milyon kişi alkol ile ilişkili zararlar sonucu hayatını kaybediyor “
Afra Sevde Çelebi bağımlılık türleri, nedenleri, çözüm yolları gibi konularda bilgilendirmelerde bulundu. Madde kullanımında büyük bir artış olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Çelebi “Verilere göre 2020 yılında dünyada 15 ile 64 yaş arasında 284 milyon insan uyuşturucu kullandı. Bu, son on sene içinde %26’lık bir artış demek.” dedi. Alkol, sigara ve çeşitli davranışsal bağımlılıklardan da bahseden Çelebi, “Alkol dünyada en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı madde. Dünya nüfusunun yaklaşık 2,3 milyarı alkol tüketiyor ve alkollü içecekleri ilk kez deneme yaşı 20’lerde. Bu verilerin bir de üzücü kısmı var. Her yıl 3 milyon kişi alkol ile ilişkili zararlar sonucu hayatını kaybediyor ve tabi cinayet, şiddet, kaza gibi olayların %69’unda alkolün etkisini görmek mümkün.” diyerek konuşmasına devam etti.
”En yaygın bağımlılık maddesi alkol fakat en çok öldüren sigara “
En yaygın bağımlılık maddesi alkol olsa da ölümlerin en çok sigaradan kaynaklandığını söyleyen Çelebi, “ Üstelik sigara, içmeyen kişiyi de öldürebiliyor, bu noktada pasif içicilik dediğimiz kavramdan söz etmek mümkün. Sigara kullanımı her yıl 8 milyon cana mal oluyor, her ne kadar 2000-2020 yılları arasında bu veriler azalma gösterse de sigara bağımlılığı şekil değiştirerek elektronik sigara gibi yollarla varlığına devam ediyor.” diyerek kimyasal bağımlılıklara değindi.
“Çevrimiçi kumar oyunları kumara bağımlılığı arttırıyor”
Davranışsal bağımlılıklar hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Çelebi “Kumara bağımlılık gençlerde yaygın bir durumda, erkeklerde ergenlik döneminde kadınlarda ise 20-40’lı yaşlarda kumara başlama gözleniyor. Çevrimiçi kumar oyunları ile kumara bağımlılık giderek artıyor ve daha küçük yaşlara ulaşıyor. Bu noktada YEDAM başvurularının %37 sinin kumar bağımlılığı üzerine olduğunu söylemek mümkün.” dedi.

Davranışsal Bağımlılık ; Sosyal Medya ve Telefon
Çelebi, “Telefon ve sosyal medya bağımlılığı da davranışsal bağımlılıklar arasında. Gün içinde sosyal medyada geçirilen süre fazlalaşıyor, veriler dünya ortalamasının 6 saat 37 dakika olduğunu gösteriyor. Kullanıcılar telefonu boş zamanlarını doldurmak için kullandıklarını söylüyor buradan da bağımlılıkların boşlukları doldurmak için ortaya çıktığını görebiliyoruz.” diye ekledi. Bağımlılığın bir nesneye, maddeye veya davranışa karşı duyulan önlenilemez bir istek olduğunu belirten Çelebi, “Herkes bir gün bağımlı olma durumu ile karşı karşıya gelebilir, hayata gelirken yanımızda bağımlılık bardakları getirdiğimizi düşünelim bu bardaklar zamanla yavaş yavaş dolmaya başlar eğer bu riskler minimize edilip koruyucu faktörler artırılmazsa kişide o bağımlılık zamanla gelişebilir.” şeklinde konuştu.
Bağımlılık Belirtileri
Kişinin bağımlı olduğunu gösteren özelliklere de değinen Çelebi “Kullanılan maddede gözlenen artış, madde yokken ortaya çıkan yoksunluk, maddeye ulaşmak için çok fazla zaman, emek ve para harcamak ve bu noktada kendini kontrol edememek bağımlılık belirtileri arasında bulunuyor. Fakat unutmamak gerek bağımlılık karakter zayıflığı, ahlak eksikliği ya da zeka problemi değildir. Kişinin sağlıklı karar verme mekanizmalarında meydana gelen bozulmalarla ilgilidir. Bağımlılık bir neden değil sonuçtur.” diyerek konuşmasını tamamladı.
“Bağımlılıklarda ticari taraflar vardır”
Prof. Dr. Murat Şentürk bağımlılığın sosyolojik boyutuyla alakalı bilgilendirmelerde bulundu. Bağımlılıklarda ticari tarafların olduğu ve bu tarafların kişileri daha fazla bağımlı hale getirmeye çalıştığını belirterek sözlerine başlayan Şentürk “Bağımlılıklarla mücadele noktasında bizim bir sınır çizmemiz gerekiyor. Söz konusu bağımlılıklar olduğunda aileden ekonomiye, iş hayatından toplumsal hayata bir çerçeve oluşturmamız şart. Bu noktada bağımlılıkların toplumsal boyutunu bilmek, tarihsel okumasını yapmak önemli. Dünü ve bugünü bilmek yarını anlamamızda ve kapsayıcı bir bakış açısı geliştirmemizde bize yardımcı olur.” dedi.
Bağımlılıklar ve Bitmeyen Döngü
Sosyolojik perspektifin bize yardımcı olacağını söyleyen Şentürk sözlerine şöyle devam etti “Sigara modern toplumlarda karşımıza bir güç göstergesi olarak çıkıyor ve tabi bunu reklam sektörü de destekliyor. Aynı şekilde madde kullanımı da önlenmek yerine bazı ülkeler tarafından yasallaştırılarak devam ettiriliyor ve bundan pay sağlanıyor. Bu karşılıklı mücadele döngüsü hep devam ediyor. Haliye de akıllara bu bağımlılıkların sonu var mı yoksa hep bu döngüde mi kalacağız sorusu geliyor.” dedi.

Bağımlılığın Toplumsal ve Ekonomik Dinamikleri
Bağımlılıkların bir neden değil sonuç olduğunun altını çizen Şentürk, bağımlılıkların bireysel mi yoksa toplumsal mı olduğu konusunda “Ekonomik düzeylerin madde kullanımına etkisini görmek mümkün. Kişinin içinde bulunduğu çevre, kentin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı bağımlılığın oluşup oluşmamasına veya giderek artıp artmamasına etki ediyor. Kültürel ve toplumsal normlar, dışlanma, kabul görme gibi faktörler de bağımlılığın gelişmesinde etkili oluyor. Bireyin kendini anlamlandırma ihtiyacı kişiyi bağımlılıklara itebiliyor.” ifadelerinde bulundu.
Şentürk, kar güdüsünün, pazar rekabetinin, başarı arayışının ve tatmin olma duygusunun bağımlılıkları tetiklediğini dile getirirken medyanın gelişiminin de haz ve tüketim unsurlarının daha fazla göz önüne gelmesine yol açtığını belirtti. “Doğayla, insanla, mekanla, aileyle temasımızın çok sınırlı ve kopuk olması, insanın varlığını anlamlı kılan unsurların yavaş yavaş ortadan kalkmasıyla modernite krizleri içine düşen insan unutmak, acıdan kaçmak, düşüncelerini susturmak için bu bağımlılıkları geliştiriyor.” diyerek sözlerini noktaladı.