Muhabir: Kaan Ağırsoy
İstanbul-(İÜ Haber Merkezi)
SportyTell ve WorldAtlas verilerine göre dünyada futbolun ardından en yaygın ikinci spor dalı kriket. 2,5 milyar takipçisi olan kriket en fazla ilgiyi başta İngiltere ve Hindistan olmak üzere çoğunlukla eski İngiliz kolonisi ülkelerinden görüyor. Bu ilgiden nasibini alan Osmanlı Kriket Kulübünün Başkanı Fareed Abrahams kulübün hikayesini ve misyonunu anlattı.
Kriket sporunun popüler olduğu ülkelerin başında gelen Güney Afrika, bu dalda asırlara dayanan bir Osmanlı mirasına sahip. 1800’lü yıllarda bölgeye gelen Osmanlı alimi Ebubekir Efendi ile başlayan bu hikâye İngiliz dönemi, Apartheid rejimi ve sonrasında yaşanan trajedilerle birlikte derin tecrübelere sahne olmuş ve bir spor kulübünden öte bir kültür ikonuna dönüşecek günümüze kadar ulaşmıştır.
Osmanlı Kriket Kulübünün hikayesini kulübün şu anki başkanı Fareed Abrahams detaylarıyla açıkladı.

“İslam, Cape Town’da Ebubekir Efendi ile yükseldi”
Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’ya gelme nedeniyle sözlerine başlayan Fareed Abrahams süreci şöyle açıkladı:
“Kendisi, 1800’lü yılların ortalarında Cape Town’da ve Güney Afrika’nın diğer bölgelerinde büyümekte olan Müslüman toplumuna bir yapı ve istikrar getirmek için Cape’teki İngiliz Valisi’nin talebiyle Osmanlı İmparatorluğu Sultanı Abdülaziz Han tarafından gönderildi.”
Ebubekir Efendi’nin eğitime verdiği önemin altını çizen Fareed Abrahams, Cape Town’daki Bo-Kaap’ta bulunmasına rağmen Güney Afrika ve bazı komşu ülkelerde çeşitli Müslüman okullarının da onun tarafından kurulduğunu söyledi.

Kurduğu okullardan birinin de yüksek teolojik çalışmalara odaklanan “Osmanlı Müslüman Okulu” olduğuna dikkat çeken Abrahams, o dönemde bu okulun pek çok tanınmış yerlileri mezun ettiğini ve okulda sadece Afrikalı Müslümanların değil Endonezya, Malezya gibi ülkelerden köle olarak getirilenlerin de eğitim gördüğünü ve bu öğrencilerle birlikte Cape Town’da İslam ile yükseldiğini vurguladı.
Ebubekir Efendi’nin 1880 yılında vefat ettiğini açıklayan Abrahams, vefatından sonra eğitim faaliyetlerinin aynı hız ve motivasyonla devam ettiğini belirtti. 1882’de Osmanlı Müslüman Okulu öğrencilerinden Abdullah Agmat’ın öğrenci arkadaşlarıyla bir araya gelerek bölgedeki beyaz olmayanların kurduğu ilk kriket kulübü olduğunu ifade etti. Kulübün adının Osmanlı Kriket Kulübü olarak belirlendiğini ve sebebinin ise kurucularından çoğunun Osmanlı Müslüman Okulu öğrencileri olduğunu söyledi. Bu kulübün Güney Afrika’daki en eski Müslüman kulübü ve ülkenin en eski ırkçı olmayan spor kulübü olduğunu açıkladı.
“Osmanlı’nın ırkçılıktan uzak anlayışı kulübün yapısını oluşturuyor”

Osmanlı Kriket Kulübü’nün dönemin sömürgeci ve ırkçı siyasi atmosferinde ezilenlerin sığınağı haline geldiğini de belirten Fareed Abrahams, “19. Yüzyılın sonlarında, Güney Afrika’daki beyaz olmayan pek çok topluluk, özellikle Avrupalı sömürgeci güçler tarafından düzenlenen ana akım eğlence faaliyetlerinden dışlandı. Kulübün kurulması bu dışlanmaya bir yanıttı. Birçoğu Endonezya ve Malezya kökenli olan Müslüman topluma, sosyal entegrasyon fırsatlarının sınırlı olduğu bir dönemde, sportif faaliyetlere katılma ve bir aidiyet duygusu yaratma platformu sağladı. Kulüp, üyelerine kültürel ifade, topluluk dayanışması ve dönemin daha geniş sosyal kısıtlamalarına rağmen krikete katılma şansı sunma vizyonuyla kuruldu” şeklinde konuştu.
Abrahams bu kulübün başkanı olmanın nasıl bir duygu olduğu sorusuna; Osmanlı Kriket Kulübü’nün bir parçası olmaktan büyük bir gurur duyduğu, bu gururu kulübün tarihi mirası, zorluklar karşısında dayanıklılığı, meydan okumayı ve birliği simgelediği için misliyle hissettiğini ifade ederek yanıt verdi.
Abrahams yanıtına şu cümlelerle devam etti:
“Özellikle beyaz olmayan toplulukların ötekileştirildiği bir dönemde engelleri aşmış bir kurumun parçası olmak bir onurdur. Kulübümüz, kültürel ifade ve sportif mükemmellik için bir alan sunarak toplumumuz için her zaman bir umut ve güçlendirme ışığı olmuştur.”
Bu mirasın ayrıca derin bir sorumluluk duygusu taşıdığını belirten Abrahams, sadece kriket geleneğini sürdürmekle kalmayıp, kuruluşundan bu yana kulübün kalbinde yer alan değerler olan kapsayıcılık, birlik ve toplum gelişimini teşvik ederek kurucularımızın çalışmalarını sürdürmeyi amaçladıklarını söyledi.

“Osmanlı İsmi Birlik, Güç ve Kültürel Gururun Sembolü”
Osmanlı İmparatorluğu’nu yüzyıllara dayanan olağanüstü bir medeniyet olarak tanımlayan Fareed Abrahams, bu medeniyetin mirasının özellikle eğitim, kültür ve yönetim alanlarında adından söz ettirdiğini belirtti. Abrahams, Osmanlı kültürü ve kulübün iç içe geçmiş yapısıyla ilgili olarak:
“Osmanlı Kriket Kulübü için Osmanlı ismi birlik, güç ve kültürel gururun bir sembolüdür. İmparatorluk farklı kültürlerin kaynaştığı bir potaydı ve kulüp de birçok yönden bu çeşitliliği ve kapsayıcılığı kendi faaliyetlerinde ve üyeliklerinde yaşatmaya çalışıyor.”
Günümüzde bu mirası taşımanın kulüp kimliğini oldukça etkilediğini ve bu durumun Müslüman alemi ve Türkiye ile aralarındaki zengin tarihsel bağı canlı tuttuğunu vurgulayan Abrahams, “Tıpkı Osmanlıların kıtalar arasında kalıcı bağlar kurması gibi, toplum odaklı bir yaklaşımı teşvik etme ve spor yoluyla köprüler kurma kararlılığımızı pekiştiriyor” dedi.

“Osmanlı Kriket Kulübü Beyaz Olmayanların Sığınağıdır”
Beyaz insanların üstün tutulduğu ve beyaz olmayanların ötekileştirildiği Apartheid Rejimi döneminde Osmanlı Kriket Kulübü’nün yaşadığı zorluklara da değinen Fareed Abrahams, kulübün ulusal ve uluslararası tüm resmi müsabakalara katılmasının engellendiğine dikkat çekti ve tüm bunlarla birlikte kulübün tesislere, ekipmanlara erişime kısıtlanma yaşadıklarını belirtti. Kulübün o yıllarda sayılı imkanlarla ve izole bir şekilde faaliyetlerine devam ettiğini söyleyen Abrahams, “Tüm bu trajediler kulübün kararlılığı ve topluluk ruhuyla sebat etmemizi sağladı. İç eğitim programlarını sürdürmeye, gayri resmi turnuvalar düzenlemeye ve uluslararası toplumla etkileşim kurmaya odaklandık. Kulüp, beyaz olmayan kriketçiler için bir sığınak haline geldi ve onlara becerilerini geliştirebilecekleri ve yetenekleriyle gurur duyabilecekleri bir alan sağladı. Bu zorlukların üstesinden gelmek, üyeler arasında daha güçlü bir dayanışma duygusunun oluşmasına yardımcı oldu ve Apartheid’in en sert dönemlerinde kulübün direncini güçlendirdi” şeklinde konuştu.
“Adeta Bir Sıçrama Tahtası Görevi Gördü”
Osmanlı Kriket Kulübü’nün sportif başarılarına da değinen Fareed Abrahams, yerelde pek çok genç yeteneği yetiştirdiklerini belirtirken milli takım seviyesine sayısız oyuncu kazandırdıklarını ve bu doğrultuda adeta bir sıçrama tahtası görevi gördüklerini söyledi. Uluslararası düzeyde Malezya ve Türkiye’den kriket kuruluşlarıyla güçlü ilişkiler kurduklarını ve bu ülkelerden misafir takımlara ev sahipliği yaptıklarını, ayrıca kendi oyuncularını bu ülkelere hem dostluk maçları hem de kültürel değişim programları için gönderdiklerini belirtti. Yüksek başarılara ulaşan pek çok oyuncu yetiştirdiklerini ifade eden Abrahams, özellikle Farhaan Behardien isminin altını çizdi.
Küçük yaşlarda Osmanlı Kriket Kulübünde oynamaya başlayan ve Güney Afrika milli takımının başarılı ismi olan Behardien’in şu an kulüpte baş antrenör olarak yaptığını ifade etti. Abrahams’a göre, Osmanlı Kriket Kulubünün yetiştirdiği marka isimlerden bir diğeri de Meeka’eel Prince. Prince’in henüz 21 yaşında genç bir yetenek olduğunun altını çizen Fareed Abrahams, oyuncunun bu genç yaşta milli takıma davet aldığını ve bunun üstün bir başarı olduğuna dikkat çekti.

Türkiye, Cumhurbaşkanı’ndan Belediye Başkanlarına kadar yanımızda.
Kulübün Türkiye Cumhuriyeti ile olan ilişkilerine de değinen Fareed Abrahams, ilişkilerin olağanüstü bir seviyede olduğunu söylemekten gurur duyduğunu belirtti. Abrahams, “Kulübümüz, aralarında çeşitli Türk Büyükelçileri, Başkonsoloslar, Belediye Başkanları ve Belediye Başkan Yardımcılarının da bulunduğu çok sayıda diplomatı ağırlama ayrıcalığına sahip oldu. TİKA, Diyanet ve Maarif Vakfı gibi önemli kurumlardan temsilciler de bizimle birlikte çalışarak bağlarımızı daha da güçlendirdi. Pretoria’daki Türk Büyükelçiliği’nin açılışı sırasında Sayın Cumhurbaşkanı ile bir araya gelme şerefine nail olmamız, ortaklığımız açısından önemli bir anı teşkil etti” şeklinde konuştu.
TİKA’nın maddi yardımlarından da bahseden Abrahams, kendilerine sağlanan fonlarla oyun sahalarını, antrenman tesislerini ve kulüp binasını geliştirdiklerini ve bu sayede kulüp üyelerine ile topluma daha iyi hizmet sunduklarının altını çizdi.
“Türkiye ile ilişkilerimizi dostluk maçı ile taçlandırdık”
Osmanlı Kriket Kulübü Sporcularının Türkiye ile olan ilişkileri hakkında da konuşan Fareed Abrahams, üyelerin çeşitli vesilelerle Türkiye’ye ziyaretlerde bulunduklarını ifade etti. En son 2023 yılında yaklaşık 20 kişiden oluşan üst düzey bir takımla Türkiye’de bir dostluk turnuvası düzenlediklerini belirten Abrahams, bu ziyaretin yalnızca kriket için değil, aynı zamanda kültürel keşif ve toplumlar arasındaki bağları güçlendirme misyonu taşıdığının da önemini vurguladı. Hem ortak Osmanlı mirası hem de Türk halkının sıcaklığı ve misafirperverliği nedeniyle Türkiye’ye derin bir bağ hissettiğini söyleyen Fareed Abrahams, “Türkiye zengin bir kültürel ve tarihi manzara sunuyor ve üyelerimizin buradaki deneyimleri hem saha içinde hem de saha dışında her zaman inanılmaz derecede zenginleştirici olmuştur” şeklinde konuşarak sözlerini sonlandırdı.