Tuğçe AYÇİN
Fotoğraf- Hande Nur OCAK
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Mezuniyet Töreni “Pedagoji Enstitüsü’nden Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne Tarihsel Yolculuk” paneli, müzik dinletisi, yemin metninin okunması ve diploma takdimi ile 8 Mayıs’ta Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törenin açılış konuşmasını Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hasan Akgündüz yaptı. “Enstitümüzün tarihi kökleri Darülfünun’dan üniversiteye geçişe kadar giden köklere dayanıyor” şeklinde konuşan Prof. Dr. Akgündüz, bir kurumun köklerinin olmasının iyi bir şey olduğunu ama sadece kök olarak kalmanın da iyi bir şey olmadığını belirtti. Gelenek ve yeniliğin sentezlenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Akgündüz, “Tarihi kökler ve varoluşsal yapıda enstitümüz ciddi bir büyüme potansiyeli göstermiştir” ifadelerini kullandı.
“İstanbul Üniversiteli Olmak Ayrıcalıktır”
Açılış konuşmasının ardından “Pedagoji Enstitüsü’nden Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne Tarihsel Yolculuk” paneline geçildi. Panelin ilk konuşmasını Prof. Dr. Ayla Oktay yaptı. Prof. Dr. Oktay, Pedagoji Enstitüsü’nün kuruluş aşaması ve Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleşen süreç ile ilgili bilgi verdi. 1933’te İstanbul Üniversitesi’nin yeniden yapılandırılması konusu hakkında konuşan Prof. Dr. Oktay, Pedagoji Enstitüsü’nün ilk direktörü olan Wilhelm Peters’ın yaptığı çalışmaları anlattı.
Prof. Dr. Oktay’ın sözlerini tamamlamasının ardından Prof. Dr. Haluk Yavuzer konuşmasını gerçekleştirdi. Sözlerine “Dünü tekrar yakalamak mümkün değil” diyerek başlayan Prof. Dr. Yavuzer, Eğitim Bilimleri Enstitüsü olarak bugünlere gelene kadar çok ciddi emek sarf ettiklerini söyledi. Tarihsel süreç konusuna değinen Prof. Dr. Yavuzer, şu ifadeleri kullandı: “Mustafa Kemal Atatürk 1933’ten itibaren dünyanın önemli hocalarına ülkemizin kapılarını açmıştır. Yeni kuşak öğrencileri de dünyanın önemli ülkelerine doktora eğitimi almaları için göndermiştir. Bunlar eğitim alanında çok önemli gelişmeler olmuştur.” Prof. Dr. Yavuzer, Pedagoji Enstitüsü’nün ilk yıllarını anlatırken, bu yıllarda sadece kuramsal derslere değil, uygulamalı derslere de çok önem verildiğini vurguladı. Eğitim Bilimleri bölümünün tüm öğretim üyeleri ile gurur duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Yavuzer, “İstanbul Üniversiteli olmak ayrıcalıktır. Bunu çevrenize eserlerinizle kanıtlayın” diyerek sözlerini noktaladı.
“İstanbul Üniversitesi Bütünlüğünü Sürdürmelidir”
Prof. Dr. Yavuzer’den sonra Prof. Dr. İrfan Erdoğan söz aldı. İstanbul Üniversitesi’nin eğitim alanında yüz yıla yakın bir arka planının olduğunun altını çizen Prof. Dr. Erdoğan, İstanbul Üniversitesi’nin yerel kökleri kadar evrensel köklerinin olduğuna da dikkat çekti ve ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Eğitimin bilimselleşmeye başlaması deneysel çalışmalarla olmuştur. Bütün bu çalışmaları yürüten insanların birbiriyle bağlantısı vardır. Zaten bilim de böyle oluşur. İçinde bulunduğumuz bir muhit, bir çevre vardır. Bunun yarattığı çerçeve de çok önemlidir.”
Panelin son konuşmasını Dr. Bülent Berkol yaptı. Dr. Bülent Berkol, Pedagoji Enstitüsü’nün kuruluş sürecinde kadro oluşturulması konusunu ele aldı. “1936’nın sonunda kadro oluşturulması tamamlanmış ve 1973’de öğretime başlanmıştır” diye konuşan Dr. Berkol, Edebiyat Fakültesi’nin kürsüleri ve ana bilim dalları hakkında bilgi verdi. 1900’ün öncesinde Darülfünun’un derslerinde pedagojinin olmadığını söyleyen Dr. Berkol, Wilhelm Peters’ın gelmesinden sonra önemli gelişmeler kaydedildiğini anlattı.
Panel’in ardından İÜ Devlet Konservatuarı sanatçıları Dr. Öğr. Üyesi Mehtap Demir, Arş. Gör. Gürkan Ortakale ve Arş. Gör. Suat Karahanlı tarafından müzik dinletisi gerçekleştirildi. Mezuniyet Töreni, Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Lütfi İlgar’ın yemin metnini okutması ve diploma takdimi ile sona erdi.