İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün düzenlediği konferanslar serisinin bu haftaki konuğu İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Özkan oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğrencilerine seçim kampanyaları ile ilgili konferans veren ve öğrencilerin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Özkan, öğrencilere yerel seçimlere giderken siyasal kampanyaların rolünü anlattı.
Konferans İktisat Fakültesi Dekanı ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Alkan’ın konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Alkan konuşmasında iletişim stratejilerinin seçmenin ikna edilmesindeki rolüne dikkat çekti, siyaset bilimi öğrencilerin güncel siyasi gelişmelere daha duyarlı olmaları gerektiğini vurguladı.
Ardından konuşan Prof. Dr. Özkan, seçmenleri ancak değerli ve önemli bir fikrin ikna edebileceğini söyleyerek “Fikir yoksa, büyük bütçeler harcayarak seçim kampanyası da yapsanız, etkisi çok sınırlı olacaktır” dedi.
Prof. Dr. Özkan: “Fikriyat İkna Eder”
Prof. Dr. Özkan, konuşmasına seçim kampanyalarının en çok parti bağı zayıf ve kararsız seçmenleri etkilediğini söyleyerek başladı. Seçim kampanyalarının özellikli bir uzmanlık alanı olduğunu, mutlaka iletişim ve siyaset bilimi uzmanlarının yanı sıra; ekonomi, hukuk, psikoloji ve sosyoloji gibi bilim dallarından uzmanların da kampanya yönetiminde etkin rol alması gerektiğini söyledi. Türkiye’de çoğunlukla reklamcıların derinlikli bir bilgiye sahip olmadan kampanyaları tasarladığını vurgulayan Prof. Dr. Özkan, “Bu nedenle çoğu kampanyanın doğru dürüst anlaşılır, ikna edici ve akılda kalıcı bir mesajı yoktur. Seçmenin talep ve beklentilerini karşılamayan, parti ve aday hakkında doyurucu bilgilendirme içermeyen, esaslı bir konsepti olmayan kampanyalar, başarısızlığa mahkûmdur” şeklinde konuştu.
“Sosyal Medyaya Fazla Bel Bağlamak Doğru Değil”
Dijitalleşmenin siyasal iletişim pratiklerini de etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Özkan, “Buna rağmen sahaya inmeden, seçmenle temas etmeden, seçmenin elini sıkıp gözünün içine bakmadan yürütülen bir seçim kampanyası istenilen başarıyı getirmeyecektir” dedi. Sosyal medya araçlarının sahadaki seçim çalışmalarını destekleyen bir vizyon ile kullanılmasının doğru olacağını belirten Prof. Dr. Özkan, “Sadece attığı tweete güvenen, takipçi sayısının aynı zamanda seçmeni olduğuna inanan parti ve adaylar yanıldıklarını seçim sonuçlarını gördüklerinde daha iyi anlayacaklardır” dedi.
“Seçim Kampanyasının “Hikâyesi” Olmalı”
Seçim kampanyalarının ilgi ve dikkat çekici, derdini kolay ve basitçe anlatan, gerçek sorunlara odaklanan, içtenlik ve samimiyeti elden bırakmayan bir perspektife sahip olması gerektiğini söyleyen Prof. Özkan, şöyle konuştu: “Seçim kampanyasının mutlaka anlattığı bir hikâyesi olmalı. Bu hikâye gelecek vizyonuna sahip olmalı ve umuda, refaha, daha iyi yaşama amacına odaklanmalı. Bütün bunlarla birlikte güven inşa etmek seçim kampanyalarının olmazsa olmazıdır. Güven yoksa, aslında hiçbir şey yoktur.”