Perşembe, Temmuz 17, 2025
  • İletim Arşiv
  • Künye
  • İletişim
İletim
  • Anasayfa
  • Eğitim
    • İstanbul Üniversitesi
    • İÜ İletişim Fakültesi
    • Hocalarımızın Kaleminden
  • Bilim
  • Sağlık
  • Kültür-Sanat
  • Yaşam
  • Spor
  • Teknoloji
  • Foto Galeri
  • Giriş
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
İletim
Anasayfa Sağlık

Meme Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarıyor

İLETİM Tarafından İLETİM
10 Mayıs 2019
içinde Sağlık
0
Meme Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarıyor
0
PAYLAŞIM
893
GÖRÜNÜM
Share on FacebookShare on Twitter

“4 Şubat Dünya Kanser Günü” öncesinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Velidedeoğlu, meme kanseri hakkında merak edilenleri ve korunma yollarını anlattı.

Meme kanserinde erken tanının hayat kurtardığını belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Velidedeoğlu ile meme kanseri ile ilgili tüm merak edilenleri konuştuk.

İlgili Haberler

Radyologlara Yardımcı Yapay Zeka: GazeVal

Radyologlara Yardımcı Yapay Zeka: GazeVal

27 Mayıs 2025
“Sesini Duyan Var” Panelinde Depremzede Çocuklara Destek Yöntemleri Konuşuldu

“Sesini Duyan Var” Panelinde Depremzede Çocuklara Destek Yöntemleri Konuşuldu

12 Mart 2025

Meme kanserinin gelişimiyle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Mehmet Velidedeoğlu, meme kanseri için “süt bezi ya da süt kanallarını döşeyen hücrelerden gelişen tümörlerdir” ifadesini kullandı ve “Meme dokusunu oluşturan hücrelerin normal bir şekilde çoğalmaları vücudumuzdaki birtakım genler tarafından kontrol edilir. Bu genlerin radyasyon, diyet, çevresel faktörlerden etkilenmesiyle meme dokusunu oluşturan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması meme kanseri gelişimine yol açabilir” dedi.

“Kendi Kendine Muayene Çok Önemlidir”

Meme kanserinden korunma yolları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Velidedeoğlu, “Kendi kendine muayene çok önemlidir.  Ailesinde meme kanseri olan bireyin normal popülasyona göre meme kanserine yakalanma riski daha fazla olduğundan bu kişiler daha erken yaşlarda muayene ve radyolojik görüntüleme anlamında doktor kontrolü altına girilmelidir. Genel popülasyonda ise 20’li yaşların başından itibaren her kadın ayna karşısına geçerek kendi kendine muayene yapmaya başlamalıdır. Bu şekilde kişi kendi normal memesinin anatomisini tanıyabilir, ileri zamanlarda olağan dışı bir değişiklik olduğunda bunu erkenden fark ederek doktora başvurabilir” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Velidedeoğlu kendi kendine muayenenin ayna karşısında ve ayakta nasıl yapılabileceğini şu şekilde açıkladı: “Kollar yana sarkıtıldığında memede bir düzensizlik, deride içe çekilme, meme başının sağa sola kayması, ciltte kızarıklık, renk değişikliği, portakal kabuğu gibi gözükmesi, yara, şişlik ortaya çıkması izlenebilir. Kollar yukarı doğru kaldırıldığında memede bir şekil değişikliği, çökme, asimetri var mı dikkat edilmelidir. Sonra sağ meme için sağ el baş arkasına getirilerek sol el parmaklarıyla, sol meme için de tam tersi sol el baş arkasına getirilerek sağ el parmaklarıyla meme başından başlayarak dairesel hareketlerle tüm meme kadranları çepeçevre kontrol edilmelidir. Bu esnada ele gelen bir sertlik, yumuşak şişlik, ağrı, meme başından akıntı kontrol edilir. Koltuk altı muayenesi de atlanmamalı, diğer elle karşı taraf koltuk altı da nazik bir şekilde bastırarak hissedilmelidir. 30 yaşından sonra hiçbir şikâyet ya da ailesel yatkınlık olmasa dahi yılda bir kez doktor tarafından görülüp muayene edilmek gerekir.”

Tarama programlarının erken tanıda çok önemli rolü olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Velidedeoğlu, “40 yaşından itibaren her sağlıklı kadın yılda bir kez tarama mamografisi çektirmeye başlayabilir. Bazı merkezlerde 40 yaşında ilk mamografi çekildikten sonra 50 yaşına kadar iki yılda bir, 50 yaşından sonra yılda bir gibi yaklaşımlar olabilmekte. Tarama yaşı Amerika ve Avrupa ülkelerinde farklılık göstermekle birlikte, erken tanı konulduğunda mükemmel sonuçlar alınan bir kanser olduğu için ülkemizde 40 yaşından sonra taramaya başlanılması yaygın bir uygulamadır” dedi.

Doç. Dr. Mehmet Velidedeoğlu meme kanseri belirtilerini şöyle açıkladı: “Memede ele gelen yumru ve şişliktir; koltuk altında ele gelen sertlik, kitle olabilir. Ancak el ya da kolda bir enfeksiyon ya da travma da aynı taraf koltuk altında lenf bezlerinin büyüyüp ele gelmesine yol açabilir. Meme kanseri bazen kendini memede herhangi bir kitle hissedilmeden koltuk altı lenf bezlerinin tutulmasına bağlı sertlik, şişlik olarak gösterebilir. O yüzden koltuk altında ele gelen iri, sert ve geçmeyen kitlelerde gecikmeden hekime başvurulmalıdır. Meme başında akıntı olması, sarı, yeşilimsi akıntı gelmesi ya da emzirmeyen annede süt gelmesi sağlıklı kadınlarda da hayatının bir döneminde görülebilir. Normalde bir meme diğerinden büyük olabilir, bu normal bir bulgudur. Ancak bir memede diğerine göre yeni gelişen bir asimetri oluşması, şeklinin bozulması, küçülmesi, kanser gelişimi açısından irdelenmesi gereken bir durumdur.”

“Hasta İçin Aile Öyküsü Önemli Bir Risk Oluşturmaktadır”

Kadın olmanın meme kanseri için başlı başına bir risk faktörü olduğunu dile getiren Doç. Dr. Velidedeoğlu, “Nadiren erkekte de meme kanseri görülse de bu oran %1 civarındadır. Yaş arttıkça risk artar. 35 yaş altında rastlanma sıklığı daha az olmakla birlikte, maalesef son yıllarda 20 hatta 19 yaşlarında meme kanseri tanısı koyduğumuz hastalarımız olmakta. Hasta için aile öyküsü önemli bir risk oluşturmaktadır. Özellikle anne, kız kardeş gibi birinci derece akrabalarda meme kanseri görülmesi ailenin geri kalan kadın bireylerinde de riski artırmaktadır” dedi.

Doç. Dr. Velidedeoğlu diğer risk faktörlerine ilişkin olarak şunları aktardı: “Östrojen hormonunun etkisine uzun süre maruz kalma meme kanseri riskini artırdığı için erken menarş (ilk âdetini erken görme), geç menopoza girme, hiç doğum yapmama ya da ilk canlı doğumu ileri yaşlarda yapma meme kanseri gelişme riskini artırmaktadır. Bunların dışında doğum kontrol hapı, hormon replasman tedavisi de riski artırmaktadır. Daha önceden meme kanseri tanısı almış hasta diğer memede kanser gelişmesi açısından normal popülasyona göre daha fazla risk altında olmasıyla birlikte, radyasyona maruz kalmak da önemli bir risk faktörüdür. Alkol ve uzun süre fastfood tarzı liften fakir, yüksek yağ içeriğine sahip ve katkı içerikli hazır beslenme tarzı ve beraberinde yol açacağı obezite, özellikle postmenopozal dönemde kanser gelişimi açısından risk oluşturmaktadır.”

Meme kanseri tanı yöntemleri hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Velidedeoğlu, “Kendi kendine muayene, klinik muayene, görüntüleme yöntemleri ve biyopsi, 40 yaşından sonra tarama mamografisi ve meme ultrasonu en sık yapılan tetkiklerdir. Özellikle genç hastalarda memede kitle araştırılmasında ilk yapılan tetkik meme ultrasonudur. Genç hastalarda yoğun meme dokusu olduğu için mamografinin görüntüleme kalitesi düşük olur. Daha ileri değerlendirmeye ihtiyaç duyulan vakalarda meme MR’ı diğer bir tanı yöntemidir. Özellikle ileri evre vakalarda PET tarama ile vücudun diğer bölgelerine tümörün sıçrayıp sıçramadığı araştırılabilir” ifadelerini kullandı.

“Erken Teşhis Ölüm Riskini Azaltır”

Erken teşhis ile ilgili “Meme kanserine erken teşhis konulduğunda tamamen tedavi edilebilme şansı yüksektir. Ameliyat ile iyileşme şansı sağlar. Yapılacak ameliyatların büyüklüğünü etkiler; erken tanı konulduğunda büyük olasılıkla memenin tamamının alınmasına gerek kalmaz, memeyi koruyucu ameliyat şansı artar. Koltuk altı lenf bezlerinin alınmasının önüne geçilebilir” şeklinde konuşan Doç. Dr. Velidedeoğlu, “En önemlisi, erken teşhis ölüm riskini azaltır” dedi.

“Hastalığın Evresine Göre Tedavi Şekli Değişiyor”

Meme kanseri tedavi yöntemleri hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Mehmet Velidedeoğlu, “Hastalığın evresine göre tedavi şekli değişiyor. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi ve biyolojik terapi tedavi yöntemleri arasında sayılabilir. Erken evre meme kanserinde cerrahi ön planda olmaktadır. Metastatik hastalık dediğimiz vücudun uzak bölgelerine yayılmış ileri evre hastalıkta ise medikal onkolojik ilaç tedavisi yapılmakta” şeklinde konuştu.

Son olarak meme kanserinden korunmak için bazı koruyucu faktörlerin mevcut olduğunu dile getiren Doç. Dr. Velidedeoğlu, “İleri yaşta evlilik ve ilk çocuğu geç yaşta doğurma riski artırmakta iken, emzirme ve çocuk sahibi olma koruyucu faktörlerdendir. Beslenme tarzı önemli. Sebze, meyve ve tahıldan zengin bir diyet meme kanserine karşı korurken, yağdan zengin, fastfood tarzı beslenme riski artırıyor. Obeziteden kaçınma, düzenli egzersiz yapma, fiziksel aktivite, alkolden uzak durma meme kanserine karşı bireyin kendi başına alabileceği tedbirler arasındadır” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Haber: Ceylan ÇAKMAK

Fotoğraf: Tuğçe AYÇİN

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Etiket: meme kanseri
Önceki Gönderi

TRT Sanatçısı Gülşah Sönmez Radyo İletişim’e Konuk Oldu

Sonraki Gönderi

“Proje Yapmak Akademik Hayata Katkı Sağlamada Önemli Bir Aşamadır”

Sonraki Gönderi
“Proje Yapmak Akademik Hayata Katkı Sağlamada Önemli Bir Aşamadır”

“Proje Yapmak Akademik Hayata Katkı Sağlamada Önemli Bir Aşamadır”

HABER KATEGORİLERİ

  • Bilim
  • Eğitim
  • English
  • Foto Galeri
  • Genel
  • İletim
  • İstanbul
  • İstanbul Üniversitesi
  • İÜ İletişim Fakültesi
  • İÜWEBTV
  • Köşe Yazıları
  • Kültür-Sanat
  • Manset Haber
  • Manset Yani
  • Sağlık
  • Spor
  • Teknoloji
  • Yaşam

ÖNE ÇIKAN KONULAR

10 Kasım Atatürk atölye basketbol belgesel bilim deprem Dr. Öğr. Üyesi Ümit Sarı ekonomi erasmus eğitim film futbol iletim iletim gazetesi iletişim iletişim fakültesi atölyeleri istanbul istanbul üniversitesi istanbul üniversitesi iletişim fakültesi iü iü iletişim fakültesi iüwebtv kadın kültür sanat medya mezuniyet prof. dr. ergün yolcu Prof. Dr. Mahmut Ak psikoloji radyo radyo iletişim sanat sağlık sergi sevgi şahin sinema siyasal bilgiler fakültesi sosyal medya spor tarih teknoloji tercih ve tanıtım günleri yapayzeka İletişim Fakültesi

ÖNE ÇIKAN HABERLER

  • Yarım Asırlık Bir Dev : Sezen Aksu

    Yarım Asırlık Bir Dev : Sezen Aksu

    0 paylaşımlar
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • İlk Türk Futbol Takımı: Black Stockings FC (Siyah Çoraplılar)

    0 paylaşımlar
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Kamondo Merdivenleri’nin Bilinmeyen Hikayesi

    0 paylaşımlar
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Tarihten 4 İlginç Bilgi

    0 paylaşımlar
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Psikoloji Tutkunlarının İzlemesi Gereken 7 Film

    0 paylaşımlar
    Paylaşım 0 Tweet 0

Bizi sosyal medyada takip edin

Son Haberler

  • Geleceğin İletişimcileri Mezun Oldu
  • Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: Felaketi büyüten bilgi eksikliği ve korku kültürüdür
  • İÜ İletişim Fakültesi’nin TRT Belgesel Ödüllü Yönetmeni Mert Kartal: “Köyümdeki birinin anlamayacağı bir film yapmam!”

Kategoriler

  • Bilim
  • Eğitim
  • English
  • Foto Galeri
  • Genel
  • İletim
  • İstanbul
  • İstanbul Üniversitesi
  • İÜ İletişim Fakültesi
  • İÜWEBTV
  • Köşe Yazıları
  • Kültür-Sanat
  • Manset Haber
  • Manset Yani
  • Sağlık
  • Spor
  • Teknoloji
  • Yaşam

Özel Haberler

Geleceğin İletişimcileri Mezun Oldu

Geleceğin İletişimcileri Mezun Oldu

9 Temmuz 2025
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: Felaketi büyüten bilgi eksikliği ve korku kültürüdür

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: Felaketi büyüten bilgi eksikliği ve korku kültürüdür

8 Temmuz 2025
İÜ İletişim Fakültesi’nin TRT Belgesel Ödüllü Yönetmeni Mert Kartal: “Köyümdeki birinin anlamayacağı bir film yapmam!”

İÜ İletişim Fakültesi’nin TRT Belgesel Ödüllü Yönetmeni Mert Kartal: “Köyümdeki birinin anlamayacağı bir film yapmam!”

25 Haziran 2025
  • İletim Arşiv
  • Künye
  • İletişim

İstanbul Üniversitesi İletşim Fakültesi İletim Gazetesi / © 2022

Tekrar Hoşgeldiniz!

Aşağıdaki hesabınıza giriş yapınız

Şifreni mi unuttun?

Lütfen Şifrenizi Alınız

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi giriniz.

Giriş Yapmak
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

İstanbul Üniversitesi İletşim Fakültesi İletim Gazetesi / © 2022