Merve TOKAZ
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Radyo İletişim, 13 Şubat Dünya Radyo Günü kapsamında “Radyo İletişim Özel Yayını” gerçekleştirdi. Radyo İletişim saat başı gerçekleşen yayınlarda sektörün önemli isimlerini ağırladı.
“Radyoculuk Bir Deli İşi”
Radyo İletişim Özel Yayını, Deniz Zeybek’in sunumuyla “Radyo ve Haber” konulu program ile başladı. Zeybek’in canlı yayın konuğu “Annemin Plakları” programı ile hafızalara kazınan radyo programcısı ve ressam Çetin Erker oldu. Erker, özel radyoların kapatıldığı ve yayınların susturulduğu bir dönemde mikrofonla tanıştığını belirterek, “Bizim gayemiz radyocu olmanın yanında medyanın özgürlüğü için birşeyler yapmaktı” dedi. Radyonun sadece müzik çalan bir müzik kutusu olarak bilinmesinin yanlış olduğunu ifade eden Erker, “Radyo esasen bir kültürdür; kültür de radyodur” diyerek radyoculuğun her dönem varlığını sürdüreceğini belirtti. Radyoculuğa dair önemli açıklamalarda bulunan Erker, “ Bir odada oturup tek başına konuşuyorsun. Bu kadar yalnızsın. İşte bu yüzden radyoculuk bir deli işi” dedi.
“Sanat Yapmak Yemek Yapmak Gibidir”
Canlı yayın Orhun Koçyiğit’in sunumuyla, oyuncu ve müzisyen Kaptan Gürman’ın konuk olduğu “ Radyoda Müzik” konulu programla devam etti. Muhteşem Yüzyıl, Diriliş Ertuğrul, Yunus Emre: Aşkın Yolu gibi önemli projelerde yer alan Kaptan Gürman, oyunculuk ve müzik ile tanışmasında radyonun büyük önem taşıdığını belirterek, “Çocukluğumda radyo tiyatrosu bizim için çok önemliydi” dedi. Sinema, müzik ve sanatın ekip işi olduğuna değinen Gürman, “Sanatın her alanında insanlar kendi istediklerini ortaya koyuyorlar. Bu tutum yanlış. Bizler sanatçı olarak izleyicinin ve dinleyicinin istediğini vermeliyiz“ ifadelerini kullandı. Sanat ve yemek benzetmesinden yola çıkan Gürman, “Sanat tıpkı yemek yapmak gibidir. Kıvamını tutturduktan sonra ne yapılırsa yapılsın başarı gelir” diyerek kültür ve sanatın büyük bir zenginlik olduğunu belirtti.
“Bu İşi Mikrofonun Sihrini Yutanlar Anlayabilir”
Yayın, Murat Kadaş’ın sunumuyla radyo programcısı İmge Özdemir’in konuk olduğu “Radyo ve İfade Özgürlüğü” konulu programla devam etti. Üniversite radyosundan başlayan kariyerinde sektörde adım adım ilerlediğini ifade eden Özdemir , “Kariyerim boyunca başka işler yapma şansı çıkmasına rağmen ben her zaman radyoda kalmayı tercih ettim. Çünkü bu işi mikrofonun sihrini yutanlar anlayabilir” diyerek üniversitelerin bu anlamda büyük önem taşıdığını belirtti. Radyonun hiç eskimeyen bir teknolojiye sahip olduğuna vurgu yapan Özdemir, “Her on yılda bir dünyada her şey değişim gösteriyor. İletişim de bu alanın başında geliyor. Her şey değişse de radyo varlığını koruyor” dedi. Gençlere önemli tavsiyelerde bulunan Özdemir, “Her insanın başarıya ulaşma yeteneği ve yolu birbirinden farklıdır. Sizler içinizden ne geliyorsa ve sizi ne mutlu ediyorsa onun peşinden gidin” diyerek kişinin gelişiminin yine kendisine bağlı olduğunu belirtti.
“Radyo Bir Büyü”
Günün son canlı yayını Gülcan Baskıç’ın sunumuyla radyo programcısı Füsun Tuncer’in konuk olduğu “ Yeni Yayıncılık Çağında Radyonun Yeri” konulu program oldu. Sektörde uzun yıllardır çalışan Tuncer, “ Bu işe çok emek verdim. Benim için radyo bir büyü. Ben 14 yaşımdan beri hayatımı bu meslekten kazanıyorum” dedi. Geçmişten günümüze radyonun geldiği noktaya dair açıklamalarda bulunan Tuncer, “ 90’lı yıllarda dinleyici de yayıncı da farklıydı. Radyo o dönemde sihirli bir kutuydu. Günümüzde her konuşan dinlenmiyor. Artık ne kadar çok sosyal medyanın önünde olursan yaptığın iş o kadar yayılıyor ve duyuluyor” diyerek bu anlamda yayıncıya büyük sorumluluklar düştüğünü belirtti.
Radyo İletişim Özel Yayını gün boyu 70’ler 80’ler,90’lar özel listeleri ile devam etti.