Merve Dağlı
Televizyonun icadını takip eden yıllarda hızla ilerleyen teknoloji sayesinde artan kanal ve yayın sayısı, medya sektörü çalışanlarına olan ihtiyacı arttırdı. Bu gelişmeye paralel olarak kamuoyu üzerinde ekranların da gücü artınca, spikerlik ve sunuculuk en popüler mesleklerden biri haline geldi. Televizyon veya radyolardan yapılan yayınlarla pek çok insanın evine konuk olma düşüncesi, bu sektörde çalışmak isteyenlerin ortak nedeni.
Peki, son yılların en çok ilgi gören mesleği olan spikerlik nedir ve spiker olmak için gerekli şartlar nelerdir? Türkiye’nin tek medya koçu ve şu an ekranlarda mesleği icra eden birçok spikerin de hocası olan Hakan Öztürk’le ‘’spikerlik ve sunuculuk’’ üzerine konuştuk.
Hürriyet gazetesinden 1989 yılında ayrılan Hakan Öztürk, televizyon sektörüne TRT’de yaptığı programlarla adım attı. Bir süre sonra spiker olmak isteyen adaylara TRT bünyesinde eğitimler verdi. Zaman içinde toplu olarak verilen eğitimlerin dezavantajlarını fark eden Öztürk, kişilere bireysel eğitimler verebileceği kendi adını taşıyan koçluk merkezini açtı. Öztürk, 30 seneyi aşkın bir süredir kariyerine medya koçu olarak devam ediyor.
‘’Spiker Çekirdekten Yetişmelidir’’
Spikerlik mesleğinin popüler olduğu kadar hafife alınmayacak ölçüde ciddi bir meslek olduğuna değinen Öztürk, ‘’Bir spiker, çekirdekten yetişmelidir. Yani, bir haberin, haber merkezine nasıl, nereden geldiğini ve halka aktarılacak hale gelene kadar ne gibi süreçlerden geçtiğini bilmesi gerekir. Bunun için de önce işin mutfağına girmelidir. Bir haber merkezinin istihbarat birimi, kişiyi zaman içinde spikerliğe hazırlayacak en iyi birimdir. Bununla başlayıp, kanalın neredeyse bütün birimlerinde görev alarak haberin kurgu sürecine dair her bir aşamayı titizlikle kavraması gerekir. Spiker adayları, mesleğin ne derece hayati olduğunun bilincine ancak bu şekilde varabilir’’ dedi.
Meslekte yeteneğin de önemli bir yer tuttuğuna işaret eden Öztürk, konuşmanın bir yetenek olduğunu ve ekranda iyi, kaliteli bir anlatıcı profili çizmek için sağlam bir altyapıya sahip olmanın gerektiğini belirtti.
‘’Asıl Mesele Bu İşi Bilmek Değil, Yapabilmektir’’
Öztürk, eğitimin spikerlik mesleğinde önemli bir yeri olduğunu fakat yalnızca eğitim alarak bu mesleğin icra edilemeyeceğini belirterek, ‘’Kanallar, bir spikerden donanımlı ve her türlü kriz ortamını yönetebilecek otoritede olmasını bekler. Bunlardan önce ise bu işi yapabilecek potansiyelinizin olup olmadığına bakar. Yani herhangi bir kurumdan aldığınız sertifikanın veya diplomanın medya patronları açısından bir önemi yoktur. Asıl mesele bu işi bilmek değil, yapabilmektir’’ dedi. Bunların yanında Öztürk, alınan eğitimin kişide ‘’meslek bilinci’’ oluşturacağına ve bu bilincin aidiyet duygusunu arttıracağına işaret etti. Öztürk bu konuda ki sözlerine şunları ekledi: ‘’Kişi kendini mesleğe ne kadar ait hissederse, işini o ölçüde iyi yapar. Bu yüzden meslek bilinci oluşması açısından eğitim şarttır.’’
‘’Spiker, Dilinin Müziğini Yakalayan Kişidir’’
Genel olarak bir spikerin sahip olması gereken özellikler hakkında konuşan Öztürk, ‘’İyi bir spiker, Türkçeyi fonetik kurallarına göre konuşabilen, ifade yeteneği güçlü olan, söylemek istediğini net ve altında başka anlamlar taşımayacak şekilde dile getiren, karşılaştığı sorulara anında cevap verebilen kişidir’’ diyerek spikeri, dilinin eşsiz müziğini yakalayan kişi olarak betimledi. Aynı zamanda meslekte kazanılan birikimin kişinin sesine yansıdığını belirterek, zaman içinde sesin daha tok ve özgüvenli bir tona büründüğünü ifade etti.
Yıllar içinde çoğalan kanal ve yayın sayısına paralel olarak bu yayınlarda çalışan spiker ve sunucu sayısı da artış gösterdi. Öztürk, mevcut durumda ortalamanın üzerine çıkabilmek için Türkçe başta olmak üzere birkaç yabancı dile daha hâkim olmanın ve kültürlerarası iletişimin gerektirdiği bilgi birikimine sahip olmanın hayati olduğunu belirtti.
‘’Seyircinin Ekranda Görmek İstediği Spiker, Artık Bir Yorumcu’’
Son zamanlarda seyircilerin ekranda yalnızca spiker değil, ‘’Anchorman’’ veya ‘’Anchorwomen’’ görmek istediğini belirten Öztürk, ‘’Zaman ilerledikçe pratikler de değişiyor ve gelişiyor. Eskiden TRT spikerleri haberi ellerinde tuttukları kâğıtlardan okurdu. Sonra promter bulundu ve artık yalnızca kameraya odaklanarak bir haber anlatım tarzı geliştirildi. Şimdi ise birçok yayın kuruluşunda haberler izleyiciye, promterdan bağımsız aktarılıyor. Amerika’da geliştirilen bu yorum tekniği ülkemizde de uygulanmaya başlandı ve izleyici bu tekniği çok sevdi. Seyircinin ekranda görmek istediği spiker, artık bir yorumcu oldu’’ dedi. Bu durumda bir spikerin ekonomi, siyaset, politika ve uluslararası ilişkiler gibi alanlarda tam donanımlı bilgiye sahip olmasının, aynı zamanda bu bilgileri haberleri aktarırken kullanabileceği bir yorum tekniği geliştirmesinin önemine değindi.
‘’Spikerlik Mesleği İçin Kişi Bazlı Eğitim Önemlidir’’
Sektörde ‘’Spiker Fabrikatörü’’ olarak anılan Hakan Öztürk, spiker olmak isteyen kişilerin kendine en uygun eğitim şeklini belirlemesi gerektiğini belirterek, ‘’On veya daha fazla nüfuslu sınıflarda verilen eğitimler, kişinin yeteneğine ve isteğine dikkat edilmeden verilen eğitimlerdir. Kişi bu tür eğitimlerle yeteri kadar pratik yapma imkânı bulamaz. Hâlbuki spikerlik veya sunuculuk eğitimlerinin temeli pratiktir. Bireysel olarak alınan eğitimlerde kişinin seviyesi tespit edilir ve eğitimin yoğunluğu buna göre belirlenir. Kişisel olarak aldığınız eğitimde elinize yalnızca bir sertifika geçmez aynı zamanda o meslekte tam olarak ne yapacağınızı da bilirsiniz’’ dedi.
Hakan Öztürk son olarak, ‘’medya koçluğu’’ tanımını da yaparak koçluğun menajerlikle karıştırılmaması gerektiğini belirtti. Öztürk sözlerini, ‘’Medya koçluğu, bir menajerlik hizmeti değildir. Mesleğe ilgi duyan adaylar arasında bu çok karıştırılıyor. Medya koçu; medya konusunda kişileri birebir yetiştiren, onların eksiklerini görüp, tamamlamaları adına nasıl çalışması gerektiğini anlatan ve gerektiği yerde danışmanlık yapan kişidir’’ dedi ve spikerlik mesleği için kişi bazlı eğitimin önemli olduğunu belirterek sözlerini sonlandırdı.