Haber: Elif Telli
Editör: Abdullah Tozlu
Kudüs, üç din; Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsal sayılır. Bu durum şehrin tarih boyunca uluslararası bir öneme sahip olmasına yol açtı. Savaşların bitmediği Kudüs bölgesinin dinler tarihi açısından önemini İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Hakan Olgun konuştu.
Prof. Dr. Hakan Olgun Mısır kayıtlarında Urşalim olarak geçen Kudüs şehrinin tarih boyunca değiştirdiği isimleri anlattı “Ur kent demektir, şalim de Tanrının ismidir, şalimin kenti anlamında olduğunu düşünebiliriz. Daha sonraları Yahudilik döneminde iki barış anlamına gelen ‘Yeruşalim’ ismini alan şehir Hristiyanlar tarafından ele geçirildiğinde ise ‘İlya’ adını aldı. İlya ismini almasının sebebi Roma İmparatoru Adriyanus’un aile ismi İlyus olmasıdır. Şehre kendi aile ismini verdi daha sonra İlyus, İlya halini aldı. İslam Halifesi Hz. Ömer döneminde Müslümanların eline geçen şehir ‘mukaddes şehir’ , ‘kutsal şehir’ anlamına gelen Kudüs ismini aldı.”
”Kendilerine vaadedilmiş olduğuna inandıkları toprakların merkezindedir Kudüs. merkezine bir mabet inşa edildi. Bu mabedin nereye inşa edileceğini Kral Süleyman ya da Peygamber Süleyman’a Tanrı tarafından söylenmiştir. O mabet Yahudilik inancında Tanrının tezahür ettiği bir mabettir. Dolayısıyla Yahudilik açısından çok kutsaldır.” Sözleri ile Kudüs’ün Yahudilik inancındaki yerini anlattı.
Prof. Dr. Olgun Hristiyanlar için önemini “Hz. İsa Kudüs’te mabet çevresinde yaşamıştır. Hristiyanlığa göre Kudüs’te çarmığa gerilmiş, tekrar dirilmiştir.” Şeklinde ifade etti.
Müslümanlar açısından çok daha enteresan bir hikayesi olduğunu belirten Olgun “Mekke coğrafyasında İslam’ın erken döneminde, Peygamberimizin çok değer verdiği iki insan vefat etti. İslam tarihinde o döneme ‘Hüzün Yılı’ denir. Bu dönemde, Peygamberimiz Kâbe’nin kenarında uyurken Cebrail melek onu Kudüs’e götürdü ve miraç hadisesi gerçekleşti. Kuran’da İsra suresinde anlatılır.” İfadeleriyle yaşananları aktardı. Müslümanlığın ilk yıllarında namaz ibadeti için Hz. Muhammed’in Kudüs’e döndüğünü sonrasında bir ayetle Mekke’ye dönüldüğünü söyledi ” Müslümanlar için ilk kıble olmasından dolayı Kudüs çok önemli, değerli, kutsal ve mübarek bir şehirdir” sözlerini ekledi
“Tüm Peygamberler burada yaşadıysa kan ve gözyaşı şehri değil barış şehri olmalı Kudüs. Bütün insanların dinlerine saygılı olmalıyız. Neticede bölgede Yahudi Hristiyan ve Müslümanların da bir tarihi var, hatırası var “.diyen Olgun Müslümanlarla Yahudi ve Hristiyanlar arasında bakış açısında çok ciddi farklar olduğunu ekledi. Kudüs’teki Müslüman yönetimini örnek gösterdi.”Osmanlı döneminde, Kudüs coğrafyasından hem Yahudiler, hem Hristiyanlar, hem de Müslümanlar eşit derecede faydalanıyordu Müslümanlar oradan çekilince, Osmanlı yıkılınca, Kudüs bir daha barış yüzü görmedi.” ifadelerini kullandı.
Yahudilik döneminden kalan Süleyman mabedinin ancak kalıntılarına ulaşılabildiğini, mabedin Babiller tarafından milattan önce 580’li yıllarda yıkıldığını, sonrasında onarılmaya çalışıldığını anlatan Olgun Yapıların çok eski olmadığını belirtti. ”Günümüzde mabedin hiç bir unsuru geriye kalmamıştır. Bir tek ağlama duvarı diye bilinen duvar vardır “
Kudüs’te savaşlar sebebi ile etraftaki tarihi yapılar ve demografik yapı zarar gördü. Konuyla ilgili Olgun ” Önce Romalılar daha sonra Haçlılar o bölgeyi ciddi miktarda hem demografik hem de tarihi yapıyı birçok zarara uğratmıştır. Günümüzde ise Siyonistler tarafından Müslüman yapı tasfiye edilmeye çalışılıyor. Bu da demografik yapıyı fazlasıyla bozuyor.” Dedi.
Olgun ”Günümüzdeki Gazze meselesi şunu gösterdi ki; Batılı bütün değerlerin normların, kuralların, kaidelerin hepsinin aslında bir anlamının olmadığı, bir yanılsamadan ibaret olduğunu, insan, kadın, çocuk hakları gibi şeylerin Gazze’de büyük bir hezimete uğradığını düşünüyorum. Gazze bize bunu kazandırdı. Özgüvenimizi arttırdı. Bu da Kudüs’ün bir mucizesidir. Kudüs tarih boyunca olduğu gibi hala bize ders vermeye devam ediyor.” ifadeleri ile sözlerini sonlandırdı.